Özlemi;
Kiraz ağacları altında düşlediğim bir nehrin ölesiye dingin, olesiye öfkeli sesiydi, dilinde sekillenip dudaklarindan dokulen zamanin. Avuc dolusu huzursuzluklardan artakalan bir caresizligin en son sesi. Tanri tarafindan afaroz edilmis bir melegin son cirpinisi, kendini hic var olmadigina inandirmak. O inandirmak ki tum cinslerinin nefretiyle yogrulmus bir kilicti kendini begenmisin elindeki. Bir ozlemin kiyisindaki nehir, dinle, bir sozun sonundan ta en basina kadar takibinde tum ruhlar senin.
En sonunda;
Bu gun bahcesini feth etme zamani bedenin; curetkar bir ruzgar sabahin ardina taktigi. Gelinciklerle suslu bir tactan daha degerlisi var mi? Bulutlarin arasinda yok olan bir kirlangicin tasidigi bir tilsim di boynuma taktigim bu gece. Bir bazi zamanlarin, anlarin kiyisinda dolasan duslerim. işittiğim sesler sana mi ait? Ben miyim yoksa seni duyumsama cabasinda olan. Ozlemlerimin sonunda buldugum tilsim gene bir kirlangicin gagasinda.
Zaman;
Huzun olsun bu gunun adi, tum yitirilmislere dair zamana dair ozlem olsun yarin ise. Yabanil bir gul ve yali capkini arasinda isleyen gergef, oruyor zamani. Yelkovan ve akrep, akrep ve yelkovan ve akrep ve yelkovan ve ak.. ve yel... sana ait zaman derdi babam, sana ait ama senin ait olmadigin. Bir puslu sabahta ciktim ilk kez bulut ucurmaya. Elim de bir gul, omuzum da bir yali capkini, tepemde bir kirlangic. Sabahsizliga davet gibi bir sey bu. Ofkeli tanrilarla oynanan bir kumar. Bir sevgilinin aska ibadeti. Zaman olsun senin adin zaman, zaman, zaman. Huzunlerin kirbacinin ucunda tum lanetlerin formulu. Tanrinin hic sevmedigi cocugundan artakalan ise bir avuc kul, zamana savrulacak olan.
Olacaktir;
Bir kucuk ruh var oldu bu gun...! iki iblis pazarlik pesinde daha simdiden. Biri yasam digeri ofke. Kac zamandir unuttum yuzumu temizlemeyi. Daginik yasamlar yortusu bu daginik dussel bir his yalnizca. Bir carmih kurdum kendime, gerilmeye ise hic cesaretim olmadi, sanirim olmayacak da hic bir zaman. Tum kurgularin disinda seni yasat bana, seni seni seni... ey yaratici sensin seslendigim. Bir somon gibi nedendir hep basa dondurusun beni. Hep basa, hep sona. Tum yollari ayni yerlere cikarisin nedendir.
Insanin;
Ve var oldugu gun dur bu ruh’un. Merhaba yeni gun. Merhaba.
Bir masumun duslerinden artakalansin sen ey yasam. Tum ozlemlerin toplaminin acilara bolumusun yalnizca. Bir balikcinin oltasina takili yem belki de. Bir yumurtanin yasama kirilisinda ki tini belki de; kim bilir? Yaban mersinlerinin, taclandirdigi bir bedeni ozluyorum. Elvedalarin sonundaki merhabalara ne gerek var ki? Ne elve da ne de merhaba demek artik yoruyor bedenleri. Ciklet satan kucuk kirli kiz! Merhaba...
Kayıt Tarihi : 10.9.2004 15:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nazım Ercan](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/09/10/merhaba-75.jpg)
Merhaba
Özlemi;
Kiraz ağacları altında düşlediğim bir nehrin ölesiye dingin, olesiye öfkeli sesiydi, dilinde sekillenip dudaklarindan dokulen zamanin. Avuc dolusu huzursuzluklardan artakalan bir caresizligin en son sesi. Tanri tarafindan afaroz edilmis bir melegin son cirpinisi, kendini hic var olmadigina inandirmak. O inandirmak ki tum cinslerinin nefretiyle yogrulmus bir kilicti kendini begenmisin elindeki. Bir ozlemin kiyisindaki nehir, dinle, bir sozun sonundan ta en basina kadar takibinde tum ruhlar senin.
En sonunda;
Bu gun bahcesini feth etme zamani bedenin; curetkar bir ruzgar sabahin ardina taktigi. Gelinciklerle suslu bir tactan daha degerlisi var mi? Bulutlarin arasinda yok olan bir kirlangicin tasidigi bir tilsim di boynuma taktigim bu gece. Bir bazi zamanlarin, anlarin kiyisinda dolasan duslerim. işittiğim sesler sana mi ait? Ben miyim yoksa seni duyumsama cabasinda olan. Ozlemlerimin sonunda buldugum tilsim gene bir kirlangicin gagasinda.
Zaman;
Huzun olsun bu gunun adi, tum yitirilmislere dair zamana dair ozlem olsun yarin ise. Yabanil bir gul ve yali capkini arasinda isleyen gergef, oruyor zamani. Yelkovan ve akrep, akrep ve yelkovan ve akrep ve yelkovan ve ak.. ve yel... sana ait zaman derdi babam, sana ait ama senin ait olmadigin. Bir puslu sabahta ciktim ilk kez bulut ucurmaya. Elim de bir gul, omuzum da bir yali capkini, tepemde bir kirlangic. Sabahsizliga davet gibi bir sey bu. Ofkeli tanrilarla oynanan bir kumar. Bir sevgilinin aska ibadeti. Zaman olsun senin adin zaman, zaman, zaman. Huzunlerin kirbacinin ucunda tum lanetlerin formulu. Tanrinin hic sevmedigi cocugundan artakalan ise bir avuc kul, zamana savrulacak olan.
Olacaktir;
Bir kucuk ruh var oldu bu gun...! iki iblis pazarlik pesinde daha simdiden. Biri yasam digeri ofke. Kac zamandir unuttum yuzumu temizlemeyi. Daginik yasamlar yortusu bu daginik dussel bir his yalnizca. Bir carmih kurdum kendime, gerilmeye ise hic cesaretim olmadi, sanirim olmayacak da hic bir zaman. Tum kurgularin disinda seni yasat bana, seni seni seni... ey yaratici sensin seslendigim. Bir somon gibi nedendir hep basa dondurusun beni. Hep basa, hep sona. Tum yollari ayni yerlere cikarisin nedendir.
Insanin;
Ve var oldugu gun dur bu ruh’un. Merhaba yeni gun. Merhaba.
Bir masumun duslerinden artakalansin sen ey yasam. Tum ozlemlerin toplaminin acilara bolumusun yalnizca. Bir balikcinin oltasina takili yem belki de. Bir yumurtanin yasama kirilisinda ki tini belki de; kim bilir? Yaban mersinlerinin, taclandirdigi bir bedeni ozluyorum. Elvedalarin sonundaki merhabalara ne gerek var ki? Ne elve da ne de merhaba demek artik yoruyor bedenleri. Ciklet satan kucuk kirli kiz! Merhaba...
Nazım Ercan
TÜM YORUMLAR (3)