Merdiven Şiiri - Samira Samiraninsiiri

Samira Samiraninsiiri
308

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Merdiven

Çatıya çıkan dar merdiveni tırmandım
ayak seslerim kiremitlerin nabzını yokladı
mahalle uykunun en yumuşak yerinde
antenler gökyüzüne ince parmaklar uzattı
bir eski radyo kendi kendine uğuldadı
istasyon bulamadı
yine de içimde bir müzik başladı

Bacanın kenarına bir bardak su koydum
buharı alnıma değdi
adın camda belirdi
yarım bir halka gibi titredi
sanki su da seni tanıyordu
sanki sen suya çoktan dönmüştün

Çamaşır ipinde beyazlar salındı
gecenin karanlığına küçük bayraklar diktikleri sanıldı
o bayrakların rüzgarında
çocukluğumun cebinden bir cam dünya düştü
düşmedi aslında
havada durdu
göz bebeğimin önünde yavaşça büyüdü
bir gezegen gibi
üzerinde kıyılar
o kıyılarda izler
o izlerde adımın ilk sesi

Uzakta fırın ilk tepsiyi çıkardı
buğu sokağın başına yuvarlandı
ekmeğin kokusu yıldızları alçaktan çağırdı
yıldızlar tek tek çatının kenarına kondu
her biri avucuma sığacak kadar ufak
ama ışığıma sığmayacak kadar inatçı

Bir güvercin bacanın ağzına göz koydu
kanadını bir kez indirip kaldırdı
sabahın kapısı içimde açıldı
sanki şehrin bütün pencereleri
aynı anda göz bebeğime toplandı
ışık içeriden dışarı doğru büyüdü
aşağıda taşlar suya benzedi
adımlarım ıslanmadı
ben ıslandım
susuzluğum dindi

Sonra bir ses geldi
ne yukarıdan
ne aşağıdan
tam aramdan
dedi ki
adını ne zaman kendine itiraf edeceksin
yüksek söyleme
kısık da söyleme
tam ölçüsünde söyle
bir bardak su kadar net
bir serçe kanadı kadar kısa
bir ömür kadar derin

Ben içimdeki o dar meydana indim
yıllardır kapalı duran bir kapı vardı
tokmağı soğuk değildi
tam avucumun ısısı kadardı
kapıyı ittim
eşikten içeri sabah yürüdü
sabahın ayağına kumlar yapıştı
kumlar alnıma dizildi
bir harita oldu
haritanın yönü belliydi
içeri yazıyordu
ama yol dışarıdan geçiyordu

Çınarın dalları buradan daha yakındı
yaprakların arasından geçen rüzgar
adıma bir gölge biçti
o gölge yük gibi durmadı
omzuma denk düştü
omuzlarım ilk kez kendi ağırlığını sevdi
kendi payını aldı
kendi payıyla hafifledi

Kuyu çok uzakta değildi
geceden kalma ince bir uğultu
çatının taşına kadar çıkmış
bardağın halkasına karışmış
ben suyu göğe doğru kaldırdım
su göğsümde ışığa dönüştü
ışık ses oldu
ses geri gelmedi
yerleşti

Şehir uyanırken
telefonlar titremedi
ziller çalmadı
uyarılar sustu
ama kulaklarımda geniş bir kabul açıldı
sanki bütün sokak
aynı rüyayı bırakıp aynı gerçeğe girdi
gerçeğin adı
adımı doğru yere koymaktı

Ben adımı tam yerinde söyledim
ne fazla
ne eksik
söylediğim anda
cam dünyam bacadan göğe yürüdü
bacanın dumanı ona yol oldu
yol geri dönmedi
beni aldı
yerime bıraktı

Şimdi oturup çayımı içiyorum
şeker erimeden
çünkü tat yerini biliyor
çay buharı göğe ince bir çizgi çekiyor
o çizgide kısa bir dua beliriyor
kimse okumuyor
okunmasa da oluyor
çünkü dua zaten şehre yayılıyor

Ve ben anlıyorum
renk dışarıdaki tabelada değil
başkasının bakışında değil
çatıdaki bu sabahın sessizliğinde bile değil
renk
tam içimde
tam gözümün derin yerinde
bir dahaki adıma hazır bekliyor

Eğer sorarsan
adını şimdi nasıl söylüyorsun
diye
söylerim
tam ölçüsünde
bir bardak su kadar berrak
bir serçe kanadı kadar kısa
bir ömür kadar derin

Ve bütün bunlar olurken
şaşırmak için bir kelime aramıyorum
çünkü kelime aramak yerine
kelime olmayı kabul ettim
kelime yerini bulunca
dünya bir an içinde genişliyor
o an
tam burada
tam şimdi
senin gözünün içinden doğuyor

Samira Samiraninsiiri
Kayıt Tarihi : 14.9.2025 21:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!