Gönül yorgunluğu öylesi bir yük ki
Ne uykunda,ne telefonu kapattığın da
Ne de inzivaya çekildiğinde geçiyor.
Yorgunluk ruhunda olunca
Hiç bir kaçış deva olmuyor...
İyileşemedikçe kaçıyorsun ama
Benim gecelerim bitmek bilmez,
Sabahları karşılar oldum balkonumda,
Ne yağmur, fırtına..
Ne de baharın sabah yeli...
Getirmiyor uykularımı geri
Gündoğumu görebilmek için
İnsan bir hata yaptı diye,
Bir ömür bedel öder mi?
Öylece geçip gitmen gerekirmiş
Gönlünün kıyısından.
Sevgi, şefkat, merhamet..
Sana mı kaldı? Dedirten
Gözlerimi yumdum gecenin sessizliğin de,
Pencereye vuran,
Yağmur damlalarını dinliyorum.
Sanki! Huzurun senfonisi..
Ne dünya telaşı,
Ne de yarınların endişesi..
Farkında mısın bilmiyorum ama,
Özleyeceksin benim sesimi,
Anlattıklarında ki gülüşlerimi,
El ele tutuştuğumuzda..
Terleryen avuç içlerimi
Tartışmalarımızı bile,
Gönül penceremden baktım,
İstanbul'a ....
Nasıl da karanlıklar da bırakmışım,
Ürkek, dibe vurmuş yüreğimi.
Kimselere gösteremediğim...
Ama bir tek senin bildiğin...
Sen güldüğün de İstanbul
Güzelleştiği için...
Sensiz tüm renkler
Solduğu için...
Senin yanında zaman,
Su gibi akıp geçtiği için...
Bütün ışıkları söndürelim bu akşam,
Eski günlerden kalma;
Gaz lambası ile ışıyalım..
Gramofon da Müzeyyen Senar'ın
"Ömrümüzün son demi".....
Mey benden kendi ellerimle yaptım.
Oyyyyyyyyy kalbim,hangi saat aralığı
Yatacakmısın?
Yoksa!!!!
Uyudun mu?
Uykun mu dağıldı?
Her ne yoksunluğunun vakiti....
Kalp yarası.....
İnsanın konuştukları ile değil,
Sustukları ile kanıyor.
Kimseler bilmesin,
Acılarını görüp de
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!