Menekşe Şiiri - Yorumlar

İsmail Adil Şahin
78

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Karanfil havâlı, gül boynu bükük,
Yalnızlık duygusu verdi menekşe.
Çiğdem dağda yalnız, dağ kırık dökük,
Dağları yerlere serdi menekşe.

Meraktır içimde türlü çiçekler,
Her biri hüznüme bir hüzün ekler,

Tamamını Oku
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 04.04.2010 - 15:07

    Bir yanlışlığı düzelterek başlayalım:
    Bunu bir yıl önce de söylemiştim, tekrarlıyorum:

    Şiir, okuyana aittir!

    Bunun anlamı şudur: Şâir şiirini yayınladıktan sonra artık onun sahibi değildir. Yunus Emre bedeniyle geri gelse ve dese ki filan şiirimi tedavülden kaldırıyorum, artık geçersizdir. İnsanlar belki altına Yunus Emre yazmazlar ama çok beğendikleri o metni paylaşmaya devam ederler. Sadece şiir değil, her söz için geçerli bir kuraldır bu. Söylendikleri anda dönüşü olmayan bir yola çıkmışlardır.

    Gelelim eleştiri konusuna:
    Niye üzülüyoruz ki eleştirildiğimiz zaman? Yanlış biliyorsam düzeltin: Şiirin şiir olduğu zamanlarda (ki benim gençliğim kısmen böyle bir zamana denk gelir, belki sonlarıdır) şâirler meclisinde şiirler okunur, dinleyenler ‘’Üstâdım, çok hoş. Fakat şurası şöyle olsa daha güzel olurdu’’ der, şâir eğer eleştiriyi haklı bulursa şiiri o yönde değiştirirdi. Veya, daha sıkça yapılan, aksaklığı giderirken kendine önerileni olduğu gibi almak yerine daha da güzel bir çözüm bulmak olurdu.

    Ben Emrah yaşlarında böyle ortamlarda bulunmak bahtiyarlığına eriştim. Bugün tanınmış isimler olan şâirler (En yeteneksizi benmişim anlaşılan :) hepimizin ağabeyi, ender gönül insanlarından biri Ali Akbaş’ın etrafında toplanır şiirler okurduk, eleştirilir, yazdığımızı düzeltirdik. Bunu sadece o zaman yapmadım. Yapmaya devam ediyorum. Sayfama en son astığım şiirin altında Sinyali’nin çok haklı bir eleştirisi vardı. Neredeyse bütün şiiri onun görüşleri doğrultusunda değiştirdim. İçim hâlâ rahat değil, kaç değişiklik daha yapacağımı bilmiyorum.

    Bir yandan burada ikide bir arz-ı endam etmekten çok büyük keyif almadığımı vurgulamak istiyorum. Emrah’ın da yaptığı gibi, durup durup buraya geliyor, bir şeyler yazıyor, bir şeyler okuyorsam bu manevi atmosferi en kolay burada yakalayabildiğim içindir. Bu atmosfere neden ihtiyaç duyuyorum biliyor musunuz? Çünkü ben, aslında hiçbir şiirin sahibi olmadığımızı düşünüyorum. Biz kendimize ‘ben’ demeden çok daha önce bizi biz yapan muhteşem genetik yazılım gibi bir yerde bütün şiirlerin ideal hallerinin (ki bunlar bizler veya dünya hayatı için birer ütopyadan ibarettir, erişilemezdir) asılı durduğuna inanıyorum. Ben, ilham denen şeyin, işte bu atmosferi yakaladığımız zamanlarda asılı duran o şiirlerken kalplerimize damlayan esintiler olduğuna inanıyorum. Ne zaman buradaysam işte bunun için, o esintilerden biraz daha fazla yakalamak, ütopik bir tek şiirin dallarından birine olsun tutunabilmek için buradayım. Özetle ben, şiir yazma derdinde değil…

    ŞİİRLERİ SEZME DERDİNDEYİM…
    Sonuç olarak işte bu yüzden benim bir şiirimi eleştirenin bana ‘’Hey, kardeş, ben o şiirin aslına hâlâ çok uzak olduğunu düşünüyorum. Biraz daha gayret etsene yaklaşmak için…' dediğine inanırım.

    Herkesin de böyle inanmasını isterdim.

    Sanırım bu da bir başka ütopya.

    Muhabbetle…

    Cevap Yaz
  • İsmail Adil Şahin
    İsmail Adil Şahin 04.04.2010 - 14:19

    Sevgili dostlar,
    Eleştiriyi hazmedemiyor sözünün sahibine söylüyorum.
    Kendi kusurumu kendim söyledim açık kalplilikle.Neden açık hecelerin fazlalığı kusur değilse de şiirde bence yanlıştır.
    Her şairin bir sanat anlayışı vardır ve olmalıdır da..
    Bendeniz ses ve âhengi önemseyen bir sanat anlayışından yanayım.
    Aruz vezninde kapalı ve açık-uzun ve kısa seslerle sağlanır âhenk.Hececilerin de bundan faydalanması gerekir diye düşünürüm.
    'Gönüle' yerine 'gönlüme' olsa elbette daha doğru olurdu.Aynen katılıyorum.
    Eleştirirken acımasız olanlar, karşılık alınca da bozulmamalı kanaatimce.
    Günün şiiri seçen ben değilim ki.Elbette, çok da iddialı bir şiir değil.İddialı olduklarım da var mutlaka.
    Menekşe remzdir, mecazdır, mazmundur. Şimdi biraz daha yazarsam birileri gene alınacak.
    Adım hıdır, elimden gelen budur.
    Seçenlere, beğenenlere, beğenmeyenlere ve özellikle isimlere girmek istemiyorum iyi niyetle ve açık yüreklilikle görüşlerini -olumlu,olumsuz farketmez- açıklayanlara selam sevgi ve saygılarımla.
    Şiir yolunun bütün yolcularına başarılar dilerim

    Cevap Yaz
  • Nazife Sarı
    Nazife Sarı 04.04.2010 - 13:51

    Arkadaşlar sanki Anayasa maddesi tartışılıyor.Bırakın herkes içinden geldiği gibi yazsın.Adamı nerdeyse çarmıha gereceksiniz.Ben de ilk kez şiirimi paylaşacaktım ama tırstım doğrusu.

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 04.04.2010 - 13:39

    İsmail Bey, bu açık heceleri neden eleştirmek gerektiğini anlayamadım. Nihayet bu aruz bir şiir değil. Hece şiirlerde kafamızdan bir beste uydurarak okuduğumuzda takılmıyorsa isterse mısranın tamamı bile açık hece olabilir.

    Son dörtlüğün ilk mısraındaki durak probleminden Xalide Hanım zaten bahsetmiş. Vurguladığınız kısımdan da 'gönüle' kelimesi üzerinde durmuş. Ama hece şiirlerde hece düşürme ve artırma az görülen bir şey değil. Şüphesiz olmaması kaliteyi artırır ama gönüle şeklinde yazılmasını hece bir şiirde çok ciddi bir kusur olarak görmedim.

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 04.04.2010 - 13:24

    ''Gençlik başa belâ'' derler de inanmazdım :)
    Bunun sevimli bir yanı da yok değil. Keşke senin kadar ısrarcı olabilseydim ben de. Oysa geçen her gün yanlış söylediğim bir şey bana hatırlatıldığında daha fazla ''Haklısınız'' demeye başladığımı hissediyorum.

    Genel bir temayül olarak başlık şiir analizine dahil olmaz. Dahası, aslında şiirlerde başlık gerekli de değildir. Başlıksız şiirlerin ilk mısraı şiirin adı sayılır.

    Kafiye konusuna gelince, ben bu sözleri analiz babında yazdım. Yarım kafiye şiirde kusur sayılmaz. Hatta ve hatta insanın kafasına sürekli tak tak tak vuran zengin kafiyeler rahatsız etmeye başladığında şuurlu şâirler kasıtlı olarak bazı kafiyelerin madalyalarını sökerler. Çünkü maksat tek tek kafiyeler değil, bir bütün olarak şiirin ahengi, beynin damağında bıraktığı tattır.

    Unutmadan:
    Şâirin açıklamasını görmemiştim şunları yazdığımda:

    Sonuç olarak:
    Deveye boynun eğri demişler...
    Ama deve ''Nerem doğru ki...''
    Dememiş :)

    Gördükten sonra yazmış olmam söylemek istediğim şeyi değiştireceğinden ihtiyaç duydum bu açıklamaya. Çok önemli bir ayrıntı bu. Görmüş olsaydım bu cümlelerde şâiri kastetmiş olurdum ki, bundan hayâ ederim. Söylemek istediğim -açıkça- deveye boynun eğri diyenler olmuş ama onun nerem doğru ki demesine gerek olmamıştır. Çünkü kastım şiirin kendisi, söylemek istediğim onun çokça doğru yeri olduğu...

    İdi.

    Cevap Yaz
  • İsmail Adil Şahin
    İsmail Adil Şahin 04.04.2010 - 13:05

    Bazıları eleştirmeyi de bilmiyor:)
    'Ne diye gönüle girdi menekşe?'
    Burayı eleştirin (ne-di-ye-gö-nü-le) altı tane açık ses bir arada olur mu diye:)
    Selam ve saygılar sevgili dostlar...

    Cevap Yaz
  • Canan Demirel
    Canan Demirel 04.04.2010 - 12:50

    çok güzel bir şiir tebrikler İsmail bey...tam puan..
    Selahattin Batu'nun menekşe şiirini yazıyorum
    çayırda mor menekşe
    büzülmüş bir kıyıcığa
    sade sevinç,sade neşe
    derken bir çoban kızı
    geçti çayırdan oynayarak
    bir şarkı dudağında.
    ah,diyordu,ben olsaydım
    en güzel çiçeği kırların
    derseydi beni sevdiğim
    ezseydi basıp göğsüne
    ah,bir an,bir an için
    alsaydı beni göğsüne!
    fakat geçti çoban kızı
    çiçeğin farkına varmadan
    ezdi zavallı bahtsızı.
    can verdi menekşecik
    mutluydu fakat can verirken:
    ölüm bir keder nasıl olsa,
    gam yemem,dedi,hiç gam yemem
    sevdiğim ezdi beni madem!

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 04.04.2010 - 12:43

    Xalide Hanım'ın yorumu çok güzel bir analiz niteliğinde. Her kelimesine katılıyorum.

    Kemal İspir Bey,
    Karanfil havalı, gül boynu bükük,
    Yalnızlık duygusu verdi menekşe.
    mısralarında netleşen tavrı görmek istememiş diye düşünüyorum: Şâir, herkes için böyledir demiyor ki... Bana hissettirdikleri bunlar diyor: Onlara bakarken böyle hissediyorum.

    Gül boynu bükük...
    Gülün bülbüle ettiklerinden hareketle Kemal Bey haklı tabii :) Ama yine bir önceki yaklaşımımla bu şiir için bu da geçerli değil.

    Osman Bey'de çok ciddi bir ilerleme görüyorum.

    Xalide Hanım'ın analizine küçük bir katkıda bulunacağım. Bu şiirde menekşe tekrarları onun da ifade ettiği üzere; tekrar değildir. Bu şiirde gereğinden fazla tekrarlandığı düşünülebilecek bir kelime varsa, o kelime... ‘Gönül’ kelimesidir.

    Küçük bir ilâve de kafiyeler için:
    Tam ve zengin kafiye kullanmaya itina gösterilmiş olduğu âşikâr bu şiirde son dörtlüğün ilk mısraındaki kafiye yarım kafiyedir.
    Kafiye konusu sanıldığı gibi kesin kurallara bağlanabilmiş bir konu değildir. Çok kısa bir süre önce yarım kafiye kavramı üzerinde bile uzun tartışmalarımız oldu. Ben şu sözleri kendi kanaatimi beyan anlamında sarfediyorum:

    İlk mısrada kır oldu dedikten sonra ikinci mısraya mor oldu geldiği anda kır kelimesi yarım kafiye durumuna düşer. Ben kafiye analizinde hiyerarşiye bağlı kalma yanlısı olduğumdan ardından gelen mor ve kor kelimelerinin tam kafiyesi artık kır kelimesini kurtaramaz. Geriye yönelik olarak kor kelimesinden kır kelimesine uzanan k benzeşmesi bir önceki mısraın m harfine takıldığı için tökezler ve yarım kafiyeye ''Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli'' misali yardımcı olmakla kalır. Eli daha güçlenmiş olsa bile kır yarım kafiye olarak kalmış olur.

    Aynı şey, verdi (tam) , serdi(tam) , derdi(zengin) kafiyelerinden sonra ‘girdi’ yarım kafiyesi için de geçerlidir. Derdi kelimesi hiyerarşi de eki üzerine kurulu olduğundan girdi kelimesine yardımcı olamaz.

    Burada bana sorulabilecek bir şey var: Denebilir ki ‘’madem kurgu dili geçmiş zaman üzerinedir derdi kelimesini neden zengin kafiye kabul ediyorsun? ’’ Şiirdeki düzeyi en yüksek kafiye, kafiye kurgusunun nirengi noktasını teşkil eder. Yani, ‘’Altta kalanın canı çıksın’’ mantığı işler kafiye analizinde.

    Sonuç olarak:
    Deveye boynun eğri demişler...
    Ama deve ''Nerem doğru ki...''
    Dememiş :)

    Hece şiirinin bugünkü durumunu dikkate alırsak, evet, vasat bir şiirdi. Fakat -sanırım- herkes bilir ki vasat, kötü anlamına gelmez. Şiir ortalama güzelliği yakalamıştır. Evet, sıra dışı olamamıştır. Evet, buna katılırım. (Dikkat: Buradaki evet’ler tekrar değildir :)

    Selâm, saygı, muhabbet...

    Cevap Yaz
  • İsmail Adil Şahin
    İsmail Adil Şahin 04.04.2010 - 12:31

    Şiir görecelidir, duygular subjektif. 'El mana fî batnı şair-mana şairin karnındadır.'Demiş kim dediyse...Yıllar önce yazılmış bir şiirdi.Seçmişler, seçenlere teşekkür ederim.Enteresandır, üzerine nazire yazılmış bir şiirdi.
    Biz bu kervana katıldığımızda gördük ki, şairlerin çoğu şiir bahsinde egoist veya narsisttir.
    Onun için ben yoluma gidiyorum.Beğenenler sağolsun, beğenmeyenler de..Zaman kimin ne olacağını tayin eder.
    Bazıları eski zaman kadıları gibi ahkâm kesmeye devam etsin bakalım,
    Söz, sahibini bağlar.
    Kimseye de yorumundan dolayı kızmıyorum, gücenmiyorum.
    Saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 04.04.2010 - 10:40

    Karanfil havâlı, ............... gül boynu bükük,
    Yalnızlık duygusu.............. verdi menekşe.
    Çiğdem dağda yalnız, .......dağ kırık dökük,
    Dağları yerlere..................... serdi menekşe.


    Güzel! Kafiye, mısra icindeki ölçü, yani vezin
    yerinde 6.......5
    Koşmanın ilk mısrası çapraz kafiyelenir genelde.
    Bu bendde kusur yok. Mükemmel.


    Meraktır içimde........................ türlü çiçekler,
    Her biri hüznüme....................... bir hüzün ekler,
    Her hüznümü başka bir çiçek bekler...
    Yine de gönlümün.................... derdi menekşe.


    Geldik ikinci bende: göründüğü gibi üç mısrada vezin yerinde
    Üçüncü mısrada
    Her hüznümü................... başka bir çiçek bekler...
    4 7 ve ya
    Her hüznümü........ başka bir.............. çiçek bekler...
    4 3 4 olmuş
    diye biliriz. Burda şiirin akıcılığı bozulmuş.

    Hee, şimdi Emrah bey,:) tekrar demişsiniz.
    Burda tekrar değil. Önceki mısradakı fikri güçlendirmek için kullanılan aynı sözler tekrirdir.
    Şair burda 'söz oynatmış' sizin lisanda bence 'demogoji' yapmış derler, (emin değilim)
    Doğrusunu, Hakkı bey, siz bilersiniz (azerice dedim :)
    Bu dediklerim 'hüzün' ve 'çiçek' kelimesine de ait.



    Benim gönlüm..............kaç zamandır .........kır oldu,
    4 4 3
    Çiçeği menekşe,....................... rengi mor oldu,
    Menekşe hasreti....................... sönmez kor oldu,
    Ne diye gönüle........................... girdi menekşe?
    6 5

    'Gönül' sözünde sizinle razıyım, Emrah bey.
    Ek alınca ü harfi düşer. 'gönüle' yerine
    'gönlüme' yazılsaydı iyi olurdu.
    Tekrarlanan söz varsa o da 'gönül'dür
    Üçüncü mısrada mesela :'derdimin derdi' olsa
    tekrar sayılmaz.
    'Dağ' kelimesi tekrar değil.
    Sonuncu bendin ikinci ve üçüncü mısrasındakı 'menekşe' tekrardır
    Diger mısralardakı 'menekşe' ise tekrar değil rediftir, yani kafiyeden sonra tekrarlanan sözler.
    verdi menekşe
    serdi menekşe
    derdi menekşe
    girdi menekşe
    Güzel, kafiyeler de yerinde, mısralar hoş.
    Şairi kutlarım.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 35 tane yorum bulunmakta