MENDERES’İ KİM ASTIRDI?
60 İhtilali olarak da bilinen 27 Mayıs İhtilali, gerçek yüzü ile henüz ortaya konulmuş değildir. Zamanla bazı belgesellerle gerçekler ortaya konulmaya çalışılmış ise de, çoğunlukla sol kadrolar tarafından yapılan bu belgeseller çarpıtılarak, taraflı yapıldığı için sonuç alınamamıştır.
27 Mayıs İhtilali tam açıklığa kavuşturulmadığı için, DP, AP, DYP gibi sağ partiler tarafından sürekli Ülkücüler töhmet altında bırakılmışlar. Bu sağcı Parti önderleri, muhalefette Milliyetçi gibi görünerek, Komünistlerden korunmak için, Ülkücüleri kendilerine kalkan olarak kullandılar, seçimler yaklaşınca da Demirel’e oyları yönlendirmek için; Fesatça “Menderes’i Türkeş astırdı” diyerek işin içinden çıkıyorlardı. “Türkeş o sırada sürgünde idi, nasıl Menderes’i astırabilirdi ki? ” deseniz de boştu. O gün belgelere inmek çok zor olduğundan, bu iddialar cevapsız kalıyordu ve her seçimde Ülkücüler, bu uyanık sağcılardan gol yiyorlardı. MHP’ye oy vereceğini zannettiğiniz kişinin birden bir numaralı Demirelci olduğunu görüyorsunuz ve partiniz bir türlü iktidar olamıyordu. 12 Eylül öncesinde, Tercüman Gazetesi yazarlarından Rauf TAMER, Ahmet KABAKLI ve Ergun GÖZE, muhalefet dönemlerinde Ülkücüleri övücü yazılar yazarak, onları ateşe sürerlerdi, seçimlere üç ay kala S. DEMİREL’i överlerdi ve oylar AP’ye derlerdi. Solu engellemesinin yanında, Sağcılar da bu taktiklerle Alparslan TÜRKEŞ’e iktidar yüzü göstermediler.
Bütün çabalara rağmen, İsmet İnönü’nün kadrolarının Menderes’i idam ettirdiklerini sağcılara anlatmak mümkün olmuyordu. Kendilerine soldan oy gelmeyeceğini bildikleri için, Milliyetçi-Ülkücü gençlerin kafalarını çelmek için, MHP’ye ve Türkeş’e yükleniyorlardı. Sonra ANAP ve DYP’liler de aynı taktiği uyguladılar. Artık bu Masonik kafaların oylarını istemiyoruz, dediğimiz gün anladık ki; Bunca yıl bunlara boşa zaman harcamışız ve Türkiye’de Sağcı ve Solcu Masonların “Bilderberg” toplantılarında buluşarak sarmaş dolaş oluyorlarmış meğer... Bu nedenle sola fazla çatmamalarının nedenini de öğrenmiş olduk. Daha sonra Cevat Rıfat ATİLHAN’ın yazmış olduğu; “Masonluğun İçyüzü-Türkoğlu Düşmanını Tanı” kitabında uğrunda gözyaşı döktüğümüz A. Menderes’in Milletvekilleri arasında 35 tane “Gayrimüslim” Milletvekilinin olduğunu öğrendik. Petrol yolsuzluğu yaparak, yurtdışına kaçan Mıgırdıç ŞELLEFYAN’ın da Menderes’in Mebusu olduğunu öğreniyoruz. Daha sonra mütedeyyinleri kandırmak için “Ezan”ı serbest bırakarak, onlar bu mutluluğun sarhoşluğu içerisinde iken, onlara çaktırmadan “İsrail’i” devlet olarak tanıdığını öğreniyoruz. O günden bugüne, Arap Dünyasının bize düşman olduğunu, halen bu intikam hırsı ile “Kuzey Kıbrıs”ı tanımadıklarını görüyoruz. Daha sonraları Soner YALÇIN’ın “Efendi-1” kitabını okuyoruz ve Adnan Menderes’in “Sabetayist” olduğunu öğreniyoruz.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum