Memur A(vırt vızırık) Şiiri - İbrahim Çe ...

İbrahim Çelikli
1151

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Memur A(vırt vızırık)

“-aynı dediğin gibi bi de
hani analar böyüdür hurmaynan
elo(ğ) lu döğer yarmaynan
derler ya o hesap
bi garı-ğoca çok döğüşürlerimiş

garı-ğoca bu döğüşür de sevişir de emme
garının tarafı toplaşıvırır
topal eşek sudan gelesiye
adamı bi ğözel onarır
bi anacık-bi bobacık olularımış

gonşuları bi piri fani goca herif varımış
adam gaçar bu herife sığınırımış
etmen-getmen derse de
adamı dinleyen olmazımış
basarlarmış köteği yesede-yemesede

adam hemi garının dilinden
hemi garşı tarafın şerrinden bıkmış
bakmış olca(ğı) -molca(ğı) yok
oldu-olacak, gırıldı nacak demiş
bunarı ma(h) kemeye vermiş
garıyı boşaycağmış

emme ehtiyardan başka
adamın başına geleni bilen-gören
şahıtlıg etceg yok
zati ondan başka gören-mören
şahit etcek adam da yok ki
olsa bile garı tarafının şerrinden
her bi adam, şahitliği göze alamaz
eli mahkım,
etiyarın gapıyı aşındırmış

yalınız garı tarafının şerrinden de
herkeş gibi eh(t) iyar da gorkarımış
etiyar da yol bilmez-yordam bilmez
gakar dutar birinin garısını file
şahıt yazdırsa
iş namıs davasına ğadar varı

eveli öyleydi, gücü yeten yetene
söz temsili iki ğişi döğüşüyo de(ğil) mi
bakdıları kı girmişler birbirlerine
eninde sonunda bu iş makemeye varı
“-gaçın şahıt yazarlar” deye
etrafdakınnar gaşıvırılarıdı

öte sözün beri başı
adam etiyarın kapısını aşındırmış
“-emmi”
“-ey”
“-böyle böyle seni şahit yazdırdım”
“-len olum etmen getmen
beni hökümetin gapısına eletmen ”

bunu ğarı tarafı duyunşa barabar
onnar da girmişler bi sidik yarışına
nayeti bunu makemeye veriyollar
geliyollar goca herifin gapıya
durum böyle böyle deyollar

“-senin bu gonşuynan sulf olamacaz
davasından caydıramadık
gari makemede hesaplaşcaz
mezburen seni şahit yazdık”

etiyar onnara da
“-len olum etmen getmen
beni hökümet gapısına eletmen
ben şahitliği ne bilirin
böğüne ğadar köyden dışarı adım mı atdım

Allah sizin eyinliğinizi versin
benim makeme gapısında ne işim var
hinciye ğadar ne hakim garşısına çıkdım
ne de kimseynen muk(u) atım var

ne hakim garşısına çıkdım
ne etliye, ne sütlüye garışdım
ne sabına dokandım ne suya
davşan boku ğibi
ne kogdum-ne bulaşdım
gedin öte yannınıza
hu yaşdan sonura iş çıkarman başıman”

uzun lafın gısası
ehtiyar iki tarafın da tek şahidi
mübaşir içeri almış bunnarı
hakim mi savcı mı işde neyise
“-şahiit” bilmen kim
adın ne
“-olum münasip gonuş
mübaşir beni çağırdı
sen de hemi adımı deyon
hemi soruyon”
“-bey amca usulen söylüyorum
yaşın kaç”
“-otuza girdiğimi dediydi anam ıramatlık
emme baya oldu”
“-neyise, işimiz var haralda”
…………..
“-anlat bakalım amca” demiş bizim ehtiyara
gari sorgu hakimi

“-hankı birini anladayın efendim
bunnarın işi vırt-vızırık” demiş
hakim “-vırt-vızırık ne len”
adam “-yani zart-zort”
hakim bu defa daha da celallenmiş
“-dıkkatlı gonuş
burası makeme
makemede vırt-vızırık
zart-zort olmaz”
ehtiyarın tepesinden aşşaa
gaynar gazan devrilmiş
zılgıdı yeyinşe
seninkini sovuk terler basmış

abıkat bunun gula(ğı) nı çekmiş
“-len Allah eyinliğini versin
sen ne bok yeyon
höyle höyle de,
“-lafına efendim deye başla
efendim deye bitir”
“-neyye”
“-makemede öyle denir”
“-get len hurdan
şikatcı değilin beni gollamasını isdeyen
suşlu değilin meremet dinleneyin”
seninki abıkatı yan tarafa
elinin tersiynen itiyo
goya zolda sıfır yerine goyo

emme bu sefte aşşadan almış
“-efendim müsaade ederseniz
beni bi dinneyin
biz köylüyüz,
köylü gelmişiyiz,
köylü gederiz,
makeme, mukeme bilmeyiz,
bizi köyün ekabiri çağırdımıydı
heyvah derdik, mahçıp oluduk
çok şükür bu güne gadak
heyet beni ünnetmiş değil
eveli-evelden makeme mi varıdı
yoğudu,
ayrılık-gayrılık mı varıdı
yoğudu

biri aldı, öteki vardımıydı
ölüp-ölesiye garı-goca olurlarıdı
atsan-atılmaz satsan satılmaz gari
bi nalet halkasıydı
gadire-ğudred bi şiy oldumuydu
köylük yerde heyet toplanıviridi
sulf ederdi

kim suşlu, kim güşlü,
ağayımış, beyimiş dinlemezler
anlar dinler garar alırdı
alınan garar deragap uygulanırdı
köy mencilisinin gararına da
tekmil bütün köylü uyardı

neyye;
…………çünkü
köyün ileri ğelenneri; dinler, anlar
ötesini-berisini,
eciğini-cücüğünü hesaba gatar
öyle garar verirdi
kim suşlu, kim güşlü,
verilen gararın akibetini kesdirirleridi

bana galısa hinci sen bunnarı
barışdırmaya gakacan
iki nasihat edecen
gerisin-geri köye yollaycan
yau makemelik iki gişi nassı oluda
buradan elele dutuşur geder
geddiler gabil edelim birbirlerinin
gayınnarı enişdelerinin
yüzüne nassı bakarlar
ikiğün sonura
gene benim başımın etini yeycekler,
belli değil mi

ayırıvıcan,
köyde bunar anaç anaca gelcekler mi
sen işin o yannı bilmem ki
çoluk çocukları, evlimi, nişanlımı, esgerdemi
soval etmezsin
akibetiynen ilgilenmezsin ki
senin vazifen de değil hani,

benim deycem o ki
garı-ğoca arasında olu böyle şeyler
ben hoş görün, görmezden gelirin
bana galısa hele hele garı-ğoca arasına
kimse girmemeli

sizin gibi gosgoca mamir olmuş efendiler
bu dövletin hiş mi başga işi yok,
vetandaş işsiz güşsüz,
elsiz ayaksız, perişan, aşlar-sefiller
ekdiğini alamayo ileşber
bu dövletin yedi düvelinen meselesi çok
sanki onarı halletdi mi
hepsi tamam mı şindi

ben sizin işnizi bilmen
emme köylük yerde mıhtar
hergeleye çoban dutar
bekçi ğibi an başında bekleyip de
kimin malı-maşatı kimin ekilisindeye deği
kim kimin anını kakmışına bakar
heyetine danışır
ehlivukufa bakar
söz temsili

emme mıhtar hergeleye,
çoban dutcak yerde
koruma bekciliği yapmaya gakarsa olmaz!
dövletin davalarının hakkından da
gadı-gaymakam gakamaz
öyleyse, köydeki bekci işine
vetandaşın döğüşüne-çekişine
hökümet garışmamalı bu bi!

ikincisi de, okullar da abidik-gubidik yerine
gocanın mazifesi ne
garının, çocu(ğu) n mazifesi ne
ıçcık da onu belletmeli
yani onca sene, çocukların gafasını
ömrü hayatında hiş bi işine yaramaycak
abidik-gubidiğine şişirmemeli

deycem dövletin işi gişiynen deği
dövletlerinen, cömatınan deği mi
siz ona bakın, onunan ilgilenin
böyle incir gıliği doldurmaycak
şeyler devleti aliyeyi
meşgul etmemeli
siz bunnarı bizim heyete havaledin,
bakın bi, görün nası halletdiğimizi

evel-Allah hallederiz,
biz bu işi köyde
köy odasında ossun-bitsin gene
isannar kanun-makeme dedikçene
kelp olayın bu işler eyiye varmaz
siz yerinizden gakıp da,
kimsenin evine damına varmaz
çoluğu mu var çocuğumu var,
bilmez anlamazsınız
ganun böyle deyo,
bi cızık
tamam
varmı gerisi

var mı
böğüne ğadar ayırdığın garı-ğocanın
evini yolunu bilimin
çoluk-çocu ne hale getirdin
dama dıkdığın adamın, eciricini,
ehliyalının başına gelenneri
aşlar mı-sefiller mi
marağ etdin mi
bilemezsin, ömrün yetmez ki

isannar yola düşüp de
mahkeme kapısına vardıkdan keyri
valla da bu işlerin sonu eyi olmaz,
billa da eyi olmaz
söz temsili siz akan çayın öğünü böğeyonuz
küreğinen toprak atıyonuz
dere gurur emme
küreğinen dolmaz
tabi bunnar bi isdida vermiş
galem de almış gabil etmiş,
hinci bu gadın, bobasının evinden çıkmış
evi, gocasının evi,
gardaşları ne bok yemeye, arka çıkarda
gızışdırılar arayeri

gadın dediğin akıllı olacak
adam nize etdiyse
neye etdi deye
başını iki elinin arasına alıp düşnecek
çoluk-çocuğunun,
gonu-gonşunun yanında
takgasını eğmeycek
varısa da bi bokdan durum
dört duvarın arasında
tenini buracak
garı olalak adamı hoş görecek,
hoş dutacak
bu bi(r)

erkek de çoluk-çocunun anası olan helaline
sahip çıkacak, saygın dutacak
asalet budur işde,
bunu hocalar öğretseydi,
analar gızlarını belletseydi
huzurunuza böyle deyyuslar
dini gırıklar gelirmiydi
helbet her gün eyi olmaz,
netekim de olmayo
gece olmasa gündüz olmaz,
gece gündüz bile değidişiyo
bakıyosun ülüzger,
bakıyosun gar-yamır
gün geli ilazım olu bi damla yamır yağmaz
bakarsın dallar çitirim gibi çiçek,
emme yemişe durmaz
bizim gafamız niyesini almaz,
Allahın vereği

dediğim gibi
ben gonşuyu aldım annacıma
“bak olum” dedim
“ğarı ğısmı döğülmez
emme eyi, emme kötü
çocuklarıyın anası
döğme yağır edersin
söğme sağır edersin”
gonuşuyokan
her şey eyi-ğözel
beş dakka sonura bakmışsın
bi yaygara sanısın
cingen düğünü
unutmuş bizim öğüdü
garıya gelinçe de………
boş ver gerisini

bu garı ayrılmış bobasının evinden
gari evi ora deği bura
emme gel de annat
dediğim dedik
inadım inat
aççıcık bişiy odlumuydu,
seğidiyoru gardaşlarına,
şikat ediyoru herifinden
iki ğün sonura yüzüne bakcan
emme eyi,
emme kötü çoluk çocumun bobası,
gocam
döğer de sever de,
ele ne
gardaşlarım bile olsa onnar ne garışıyollar
demeyoru ki

onnar da
“sen, bizden çıkdın,
anan da,
boban da,
gardaşların da o adam
deyemerular
nerde galdı asalet,
neydivisin adalet
öyle değil mi

ondan ötürü
ben bu.mına godumun gapbesine de
bu gapba analı deyyusa da
“beni şahit filen yazdırman
ben ne decen-ne gocan
ben şahitlik filen edemen
her ilafın başında
“efendim” deyceğmişiyinin
her ilafın sonunu “efendim deye
getirceğmişiyin
niye ki, suşlu değilin,
güşlü değilin
bi mafatım, çekincem yok
ben abidik-gubidik bilemen
dedim emme yazdırmışlar
dedim vallahi-billahi
……
demedim mi?

zati bu iş hökümet gapısına vardıktan keyri
kelp olayın dikiş dutmaz
bunun sonu hayır etmez ğari
boşancağsalar boşansınlar
başkasının ne üstüne farz”
deyinşe barabar
bi alaf alıyo hakimi

hakim “-vırt-vızırık deyo,
zart-zort deyo
gahpe deyo, deyyus deyo
daha olmadı mı goyo
len burası dingonun ahırı mı
makeme yerine şahit garar veriyo
böyle davanın da
böyle makemenin de anasını-avradını.ikerin
.ikdirin gedin başımdan
çıkın len dışarı
çık sen de çık
anasını avradını
böyle makemenin de
böyle işin de”
deyo
bunnarı gapı dışarı ediyo
boşanma hakimi”

II
sonura çağırıyo mübaşiri
şu etiyarı bara-ğidi getir bi
seğidiyo mübaşir tabi
sonura yüzünü gızardalak
eli boş geri geliyo
“-n’oldu len”
“-kendisi gelsin” deyo
len çatdık valla

amma adamcağız haklı
hemi işini gücünü bırakıp
durduk yer de masraf edip geliyo
hemi bide bize temenna ediyo
eli öpülecek yer de
diz çöküp el-etek öpüyo
onun bu işde bi mafatı yok ki”

varıyo etiyara
“-bi densizlik etdim amca
sevdim seni
gel hele bi çayımı iç
hemi de hakkını halal et,
hemi de
gadı-gaymakama
şu abıkatlara
davacılara
davalılara
çoluk-çocuğa öğretmennere
bi da anladıvı dedikleri
amma söğme emi!
orda kel ediyon işi”

“-len olum, gözel çocuk!
gonuş dedin mi tamam da
söğme dedin mi
edemeyiz bu işi
ulül emrin anacında
gıçım terleyo valla”

III
“-genşler hinci böyle vara-yoğa
ileri-ğeri gonuşuyonuz da
do(ğ) ruya-doru
anan-boban da ossa
bu işden zaral da
görceğsen şahitliğini
Allah uçun yapacan

öyle ileri-ğeri
olura-olmaza zart-zort gonuşmacan
söylemesen de oluyosa
söylemecen,
sofrada elini
mencilisde
dilini dutacan

bişiy biliyosan gonuş demiş
dinlesinler annasınlar
bilmeyosan pusuş demiş
seni adam yerine gosunnar
adam yerine gonacan”

İbrahim Çelikli
Kayıt Tarihi : 11.1.2007 12:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Adil Beyin katkılarıyla

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Bekir Tolu
    Bekir Tolu

    SONUNA KADAR OKUDUM SEVEREK.........İYİ BİR DERS VERDİ.........ANLAYANA

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

İbrahim Çelikli