İsmin aşk ile düşer sevdanın dudağına
Dalgalar ritim tutar, martılar türkü söyler
Çam kozaları çeker buhûrdânı dağına
“Ana” kokusu ile “dolu” beldeler, köyler
Kan kırmızı bir yakut torağının lavisi
Gökyüzündeki desen yüreğimin mavisi
Selâm götürür turna sevgili otağına
İsmin aşk ile düşer sevdanın dudağına
Avuç avuç yakarış, karış karış cennetim
Kışından ayrı kalmak ayazdır memleketim
Sevda dönencesinde şehrayin yolculuğu
Yarpuz rayihasını serpiştirir kırlara
Ab-ı hayat misali her gözesi, oluğu
Mevsimler kanat çırpar ebedî baharlara
Secde ile geçerken leylakların her günü
Güne armağan olur tomurcuğun sürgünü
İklimlerin raksında petek olur soluğu
Sevda dönencesinde şehrayin yolculuğu
Kâinat mahzeninde bir ömür müebbetim
Zifiri bir âlemde beyazdır memleketim
Şebnem düşürür güle güneşinin gülüşü
Vareden’e götürür Eylül’ün nakkaşları
Fidanların sevdanla hayatını bölüşü
Kürre-i arz üstünde oynatır tüm taşları
Yorgun kanatlarında kadim anılar saklar
Tarihin dokusuna gölge olur revaklar
Bağrında filizlenmek nebatâtın tek düşü
Şebnem düşürür güle güneşinin gülüşü
Şerefim ve namusum, mukaddes emanetim
İnanca değer katan efrazdır memleketim
Denizin öpücüğü sahilin tek neşvesi
Dinginlik dehlizinde fırtınayı yatırır
Bulutun perçeminin yağmurla sevişmesi
Tualine çizilmiş efkârları batırır
Tarlanın bereketi tere yapışan tozlar
Kehribar bir fenerdir tılsımlı yakamozlar
Kumların, bir kıyının tenhasında işvesi
Denizin öpücüğü sahilin tek neşvesi
Teni, dünya vatanım, sinesi ahiretim
Vuslatın eşiğinde bir gizdir memleketim
Gümüşî bir şamdanlık koynundaki tanyeri
Hırçınlaşan göğsünde bale yapar yelkenler
Dudağın çatlayınca cihan olur kan yeri
Aşka pervane olan, şemde sükûtu dinler
Mânâ katar maddeye koylardaki su sesi
Semâvî bir bahardır karanfilin busesi
Üstü rengârenk kuşak altı kutsî can yeri
Gümüşî bir şamdanlık koynundaki tanyeri
Namerdin parmağının değmesi kıyametim
Sanmayın bir zerresi ifrazdır memleketim
Canlar, hilâl kaşının gölgesinde asûde
Erenler dergâhında sırrı hikmet cevheri
Her adım mevcudatın ruhumuzla âlûde
Külebi meftûn olur, seyran eder Gevheri
Dervişân nefesiyle vecde gelirken afak
Bülbülün hû sesiyle efsun damıtır şafak
Gönüllerimiz yıldız bakışlarına sûde
Canlar, hilâl kaşının gölgesinde asûde
Bayrağı çelik yelek, ak kefeni ceketim
Resul dilinde övgü, niyazdır memleketim
Yunus’un lisanında öz Türkçesin lehçeme
Hacı Bektaş’a semah, Veysel’e sadık bir yâr
Davul – zurnama halay, horonsun kemençeme
İnce Memed’e destan, Karacoğlan’a diyar
Dertli’nin sazında tel, Nesimi’ye al kandır
Ferhat’a yol olan dağ, Köroğlu’na kalkandır
Varlığın ilham olup söz ekerken bahçeme
Yunus’un lisanında öz Türkçesin lehçeme
Her nefesi aşk ile yaşamak ibadetim
Muhabbet ocağında alazdır memleketim
Kayıt Tarihi : 11.9.2017 11:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mustafa Sade](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/09/11/memleketim-274.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!