Memet Şiiri - Sebahattin Kömürlü

Sebahattin Kömürlü
820

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Memet

Memet,
Ne savaştı,
Ne hayatta başarı sağladı.
Toprağı sürdü.
Toprağı ekti.
Tavuk dedi,
İnek dedi,
Dana dedi,
Orak dedi,
Harman dedi,
Baş edemedi.

Okutamadı çocuklarını bile.
Ağlayamadı çocukluğunda.
Nasırları çözülmeyen ellerine,
Su değdi
Gün de, beş kere.
Ayaklarına,
Kafasında saçlara,
Hastalandı,
Yatamadı yatağa.
Yazın tarla,
Kışın gurbet,
Kırk beşinden sonra,
Çifte boyunduruk altında,

On üç yaşında çocuğu
Anlamıştı…
Eski limon, eski limon
Bağırıyor akşamaca,
Çarşı pazar,
Her yan da.

Ekmek para,
Yemek para,
Aç musluğu.
Yak lambayı.
Para.
Ev kirası,
Aspirin,
Grip in
Sahte.

Savaşmıyordu, memet.
Savaş etmiyor,
Yazın köye,
Kış gurbete,
Çalışmazdı onunu kafasına göre,
Tarlada çalışan kadın
Gurbette.

Ekonomik kriz diyor spiker haberlerde,
Türkiye,
Daha iyi imiş,
Dünya ülkelerine göre.
Anlamıyordu Memet,
Yok, oldu denen sıtma
Sarıyordu,
Sımsıcak bir oda,
Titremek…
Tenekelerle örtülü bir çatı,
Yan duvarlara çakılmış üç tahta,
Tahtaların arsına dizilmiş,
Derme çatma birkaç sunta.
Allah şükretmekten başka,
Her gece
Altını ıslatan yavrularına,
Alışamıyordu,
Bir türlü,
Başındaki yazgıya.
Namazını kılıyor,
Orucunu tutuyor,
Koşuyor,
Çabalıyor,
Bazı, bazı
Kaldırıp ta başını,
Gökyüzünde yıldızları saymayı mı düşünür,
Ne…
Ne,
Köyünde keçilerine,
Ne şehirde inşaat kalıplarına,
Anlatamıyordu halını…
Velhasılı,
Kılıyordu her gün,
Her gün ki gibi,
Beş vakit namazını…
Bir boşluk vardı.
Hocaların vaazları,
Aç karnı,
Doyurmuyor.
Yirminci yüzyılın ağrısı,
Ne baş,
Ne diş,
Ne de mide sancısı…
Anlaşılmıyordu,
Bir boşluk vardı,
Hutbelerle, vaazlarla,
Oturduğu yerden attığı taşlarla,
Kırılmıyor bedeni sarmış, kalıplaşmış buzlar,
Anlamıyordu hala,
Nasıl uçuyor,
Uçaklar…

Savaşmadı Memet,
Memet,
Devlet babasının yardımıyla,
Köyünde kurdu dört odalı betonarme,
Boş duruyor gündüz - gece.
Yağıyor yağmurlar,
Eriyor karlar,
Biz,
Kalmışız, ta gerilerde,
Koşuyoruz hala
Geriye gitmeye.

Karısının ellerinde,
İki şiş,
Bir yumak ip,
Doku,
Doku, doku
Binlercesini bir saniyede doku,
Ve
Çocuklara diyorlar,
Oku,
Oku, oku
Ne zaman gelecekti,
Bu cahil liğin sonu.

Kütüphane kapalı,
Kitaplar pahalı,
Akıl erdiremiyor Memet
Ekmeğin fiyatı arttı.
İnşaatlarda
Da iş kalmadı.
Ameliyat oldu memedin oğlu.
Devlet hastanesi,
Memedin kırk beş bin lirasını aldı.
İş yok,
Güç yok.
Damarlarında,
Kanı mı sattı memet…

Bütün evlerin damında baca,
Memet,
Oturuyor üçüncü katta,
Delmiş duvar denen tahtayı,
Salmış soba borusunu sokağa,
Sokak duman oluyormuş,
Olsun…
Memetler duman olmuş tarihin sayfalarında…
Bu Memet,
Bu Memet onlardan değimli yoksa…

Aldırış etmiyor,
Memet bu duruma,
Atıyor bir kaç kuru tahtayı sobaya,
Her sabah indiği,
Her akşam çıktıği,
Tahta merdivenlerin basamağına,
Bakıyor,
Bakıyor ara sıra,
Gençlik günlerindeki, rüyalara…

Yaş, kırk beş,
Üç çocuk,
Et ister,
Süt ister,
Çanta,
Kitap, defter,
Silgi, kalem,
Hasret…
Kara kalem,
Kara yazmış yazıyı…
Memet,
Düşünmüyordu,
Yarını,
Yarınları.
Limonun sarısı, sulusu
Kış ayında ayaz,
Betonların soğukluğu,
Yokmuydu?
Anlatacak bir kalem,
Bu yoluğu.

Memleket,
Memlekete hasret Memet,
Fabrikaları memleketimin batı da,
Göç Memet göç
Doğudan batıya

Kızılırmak su,
Kızıl dağ demir,
Keban enerji,
Hepsi,
Batıya akıp gitti,
Batı da yol,
Batıda okul,
Medeniyet,
Batıda medeniyet,
Savaşta,
Savaşlarda Memet.

Hayret!
Hayret mi ettin Memet…

Sebahattin Kömürlü
Kayıt Tarihi : 8.12.2011 11:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sebahattin Kömürlü