Beydağı’nın başı karlı
Başım dağlardan efkârlı
Mahpusa düştüm düşeli
Dert çekerim türlü türlü
Asın bu türküleri gardaş
mısra mısra asın.
Ya da beni,lime lime,
yalnız urganlar ağlasın…
Ben köy çocuğuyum gardaş
Anam bilmez gerçi köylü olduğunu
Ben bilirim, herkes bilir, o bilmez
Anam, yokluğunu saklamıştır yazmasının altına
Bir oğul yollamıştır yirmisinde mahpusa
kara bakışlı fidan gibi, cevval
Kim bilir, kaç kez turnalar gelmiştir de anamın düşlerine,
Bilir (mi) ki, Memedali gelmez? …
Malatya’da anam ağlar
Feryadını tutar dağlar
Zencir olsa koparırdım
Beni kara bahtım bağlar
Anlamadılar bizi gardaş
Yoksul, babasız köy çocuklarının
yani yitik çocukların
Her gece düşünde bir kırmızı şeker,
bir külah dondurma gördüğünü
yada bir bisiklet, telli duvaklı…
Bilmediler, anamın ağrıları olduğunu
Ve benim kaç gece yorganı başıma çekip,
sabahlara kadar çaresiz ağladığımı
Velhasıl bilmediler
çocuklar şeker alsınlar diye,
ekmeksiz, babamsız,
ve ağrılar içindeki
anamı bile terk ettiğimi…
Malatya’ya güneş doğar
Yüreğime karlar yağar
Ana, gardaş, köy hasreti
Bir yüreğe nasıl sığar
Beni, kendi kurşunumla vurdular gardaş
öyküm paramparça
Beni, çok yüzlü şahitlere sordular
Biliyorum, kendi tasvirini yapamaz
talan olmuş ömürler,
dağılan ordular…
İşte, deli adamların kaderidir bu,
Deli adamların deliliğidir
hep tenhalarda kalırlar
Ve, bir ömür satıp yok pahasına
bir efsane alırlar…
Bu delilik kimin harcıydı gardaş
Ben ömrümü bedel koydum
şikayetim yok
Lakin, bu borç kimin borcuydu gardaş? ! ..
Kayıt Tarihi : 23.3.2016 16:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!