Bize cenneti tarif eden büyüklerimiz, dünyanın BİN SENE MESUDANE HAYATI bir saatine mukabil gelmeyen elem ve ölümün olmadığı, hasret ve hasedin bulunmadığı, zaman ve mekânı sınır tanımayan, akıl, kalp ve ruhun yeteneklerinin tam kapasite aktif olabileceği vadedilen sonsuzluk standardımıza kavuştuğumuz sınırsız bir yaşam müjdesini veriyorlar.
Böyle bir cenneti, içinde yaşamakta olduğun ve çok sevdiğini zannettiğin, bir üzüm yedirse bin tokat vuran dünya ile mukayese edebilirsen et.
Hal böyle iken!
İnsanlardan inançlı olanlar, ölüm sonucu kavuşacaklarına inandıkları bu sonsuz saadet yurduna gitmeye bir türlü razı olmayışları aşağıda izah edilecek olan sebepler ile anlaşılabilir olsa da!
İnanmayanların, dünya hayatının çoğu kez insanı canından bezdiren, yaşamı yaşanmaz hale getiren sıkıntılarına rağmen KAÇMAKLA KURTULAMAYACAKLARI KORKUNÇ SONLARINA VARIŞLARINI UZATMALARININ manasını makul ve mantıklı hiçbir sebep ile izah etmek mümkün görünmüyor.
İnançlı insanların ahitere olan inancındaki zafiyet, kendilerine vadedilmiş bulunan cenneti ve cennetin bir birinden güzel mertebelerini kazanmadaki istek ve ihtirasları, cenneti kazandıracak amellerine olan güvensizlikleri ile azabı dünyanın hiç bir acı, elem ve sıkıntısı ile tarif edilemeyecek olan cehennemden kurtulma umudu vadetmeyen hata ve günahlarının korku ve endişesinden başka bir şey olmasa gerektir.
Bütün bunlara rağmen, göz ardı edildiğine inandığım, asıl sebep ise Allah'ın varlık aleminin devam sebebi olarak yaratmış olduğu hayatı, tüm zorluklarına rağmen, hayvanı, otu, ağacı, insanı, inananı, inanmayanı ile herkese, her şeyden daha tatlı bir nimet, tüm sıkıntılarına rağmen korunması gereken bir emanet şeklinde his ettirmesinde aramak lazım geldiğine inanıyorum.
Yoksa bunca dert ve sıkıntıya, zorlu mücadeleye rağmen, Allah’ın doğal emrine itaat hissinin yanı sıra, Allah’a ve ahirete iman gibi ciddi bir sebep olmaksızın katlanmak mümkün olamaz.
Hiçbir akli ve mantıki sebep bu bitmeyen cezayı çekmeye
özellikle akıl, fikir ve mantık sahibi hiçbir insanı razı kılamaz.
İnançsız insanlar için; ne kadar yaşasan hayatın sonu ölüm olduktan sonra KAÇMAKLA KURTULAMAYACAĞIN BİR SON İÇİN BUNCA CEFAYA, BUNCA ELEME NASIL VE NİÇİN KATLANILIR.
Anlamak mümkün değil!
Dünyayı ve hayatı çok sevseler,
Ve çok yaşasalar, ne olacak?
Ellerine ne geçecek?
Sonuç itibariyle sevimsiz bir yaşlılık,
çok korktukları ve hep kaçtıkları ölüm değil mi?
Allaha ve ahirete iman olmadıktan sonra
yaşam ızdırap, dünya ise bir zindandan başka nedirki?
Kayıt Tarihi : 20.12.2010 16:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necdet Erem](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/12/20/meltem-esintisi-197-hayat-nicin-yasanir.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!