Meltem Esintisi 142 HIRS VE HASET.

Necdet Erem
1570

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Meltem Esintisi 142 HIRS VE HASET.

Hayat bu,
Herkese aynı imkânlar sunulmuyor.

Aynı nimetler verilmiyor.
Herkes aynı şeyle imtihan olunmuyor.

Her tohum ona rahat bir hayat sunacak,
mümbit bereketli bir toprağa düşemediği gibi;

Hiç bir kimse de imkânlarına imrendiği insanların hayat şartlarına sahip bir ortamda hayata merhaba diyemiyor.

Hiç bir insan arzu ettiği şart, imkân
ve yerlerde dünyaya gelme şansına sahip olmadığı gibi;

Geleceği adına da sağlık, huzur ve mutluluk adına fazla bir şey yapma imkan ve iradesine sahip görünmüyor.

Keşke haline imrenip gıpta ile haset ettiğimiz insanların iç dünyalarında yaşadıkları gerçek ruh hallerini görebilseydik!

İnanıyorum ki bu gün şikâyet ettiğimiz halimize belki de binlerce defa şükreder,
derdimizi sever dostça geçinmenin yollarını araştırır sıkıntılarımızı ruhsal azaptan bedensel acıya dönüştürüp asgariye indirebilirdik.

İşin özü! ..
Hilkatte cebir var! ..
Kimse milletini, memleketini ailesini seçme şansına sahip değildir.

Anlatmak istediğim şu ki! ! ..
Huzur ve mutluğu malda, mülkte arayan mutlu olamaz.

Huzur ve mutluluk uzaklarda değil,
bizzat içimizde, elimizde ve dilimizdedir.

Hiç bir şey ilânihaye devamlı olmadığı gibi,
huzur ve mutluluk hisside devamlı olmamakla beraber;

sadece olaylara doğru bakmanın,
doğru düşünmenin ve doğru değerlendirmenin mükâfatından başka bir şey değildir.

Elem ve sıkıntılar ise,
sahip olduğu nimet ve imkânları yok sayıp görmezden gelerek,
hak etmediği veya imkânlar açısından verilmesine müsait olmadığı şeyleri hırs ile isteme nankörlüğünün cezası olsa gerek.

Herkes iyi ve güzel olduğuna inandığı her şeyi ister.

Zaten insan olarak hiç bir şeyle yetinmeyen,
faydalı ve güzel zan ettiği her şeyi isteme ve sahiplenmeye müsait bir yaratılışımız var.

Şu dünyada hiç bir şeyinin olmadığını zan edip acıdığımız,
kimselerin bile ŞÜKREDECEK O KADAR ÇOK ŞEYİ VARDIR Kİ! ..

Ancak elimizde olmayan şeylerin hasreti,
sahip olduğumuz nimet ve imkânların görülmesine, bilinmesine, anlaşılmasına huzur ve mutluluk adına istifade edilmesine engel teşkil ediyor.

Kör kütük, hiç bir yetenek ve imkânı olmayan bir insan düşünelim.

Hayatta ise!
Yaşıyor ve yaşadığının farkında ise!

Ve iman edip haline şükretmenin karşılığında,
ebedi hayatta cennete gitme şans ve imkanına sahip ise!

Makro alemden, mikro aleme, bütün varlıkların,
hayatının devamı adına ona hizmette yarıştığını düşünebilecek olsaydı;

bunca sonsuz nimet ve imkan karşısında,
kol ve bacağının, göz veya kulağının olmamasını şikâyet sebebi saymayacaktı.

İnanmalıyız ki yokluğu ile hepimizi üzüp mutluluğumuzu gölgeleyen şeyler,
varlığının farkında olmadığımız büyük nimetlerin yanında, yokluğuna üzülmeye değmeyecek ehemmiyetsiz ve değersiz şeyler olduğunu fark ettiğimiz gün,
hayatımızdan lezzet alıp mutlu olma imkânına kavuşuruz.

En fakir veya imkânları sınırlı olanlarımızın hasretini çektiği,
yaşam adına olmazsa olmaz diye değerlendirdiği şeyler üzerinde biraz dikkatle düşünülecek olsa;

dert edildiği kadar değerli,
hayatı yaşanamaz hale getirecek öneme sahip şeyler olmadıkları rahatlıkla görülebilir.

Fakat bizler beşeriyetimizden kaynaklanan, zaaflarımızın esiri, hırs ve hasedimizin kölesi, intikam duygularımızın mahkûmuyuz.

Hayata, gerçekleri görmede başarılı olmuş büyüklerimizin gözü ile baktığımızda!

Onların bize göre, sıkıntılı gördüğümüz,
hatta yaşanamaz diye değerlendirdiğimiz şartlar altında,
ne mutlu hayatlar, ne huzurlu anlar yaşadıklarını göreceğiz.

İşte o büyüklerden bir büyüğün,
büyük bir sözü ki ben bu sözü ve telkin ettiği manayı,
kendime hayat felsefesi olarak benimsemiş olup tüm dostlarıma da tavsiye ederim.

“Celâliyle zâhir olsa, bu da geçer be yâ hu.
Cemâliyle âyan olsa, BU DA GEÇER DE YÂ HU...”

Yine bir büyüğümüzün hakikat dolu şu sözünüde yazmadan geçemeyeceğim;
“ Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir, harama girmeye hiç lüzum yoktur.”

Verilmiş olan nimetler,
la had, la has’tir.(haddi hesabı yoktur.)
Şekvaya hakkımız yoktur.

Nimet;
elinde bulunan nimetlerin farkında olup,
şükrünü ederek lezzetini, mutluluğunu yaşamaktır.

Nankörlük;
kâinatın yaşamının devamı adına
hizmette yarışmasına rağmen basit şeylerin arkasına takılıp
olmayan şeylerden dolayı kendisini şikâyet zindanına hapsetmektir.

Necdet Erem
Kayıt Tarihi : 8.6.2010 15:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mücella Pakdemir
    Mücella Pakdemir

    Muhteşem bir yazı okudum. Tam puanımla kutlarım...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Necdet Erem