Meltem Esintisi 116 MEHDİ VE MÜCEDDİD.

Değerli Dostlar.
Bence Mehdi ve Müceddid beklemenin ve aramanın bir manası yok.

Her insan Hz. Adem’in (as.) evladı,
her Müslüman Hz. Muhammed Mustafa’nın (Asv.) ümmeti olması hasebi ile
irşad ve tebliğde, hakkı kabul ve tavsiye, münkeri red ve nehy’i ile vazifelidir.

Birilerinin bazı İslam büyüklerine mehdi demesi,
gerçekten Mehdi ise, O zata yeni bir makam kazandırmayacağı gibi,
red ve inkar etmesi de, makamından azl edilmeye yetmez.

Biz Müslümanlar olarak,
vazifemiz insanları hakka davet adına hizmettir.

Bu kutsal vazifemizi unutup,
büyüklerimize makam takdir etmek
veya makamlarını muhalefet vesilesi yapmamız doğru bir iş ve davranış değildir.

Sıradan Müslümanlar olarak,
büyüklerimizi tartacak teraziye sahip olduğumuz kanaatinde de değilim.

Kur’anımızın asrımıza ve belki gelecek asırlara bakan tefsiri olan Risale-i Nurları ve benzeri diğer İslami eserleri çok okumalı, iyi anlamalı, terkip ve takdim usulüne uygun bir şekilde kavlilleyyin ve itidal-i dem içinde muhtaç mü-minlere de anlaşılır ve kabul edilir bir üslup ile anlatmalı.

BUNU YAPARKEN,
AMACI ARACA FEDA TEMEMEYE DİKKAT ETMELİ.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerinin
Lemaattaki önemli ikazını dikkate alarak “Kuran AY-İNE İSTER VEKİL İSTEMEZ” sözünü unutmamalı.

Yani Risale-i Nurlar ve sair eserler,
Allah’ı (cc.) tanıtmalı, Kur-anı anlatmalı,
Resulullahı vazife-i Risaleti açısından nazara vermeli.

Yoksa haddinden fazla muhabbet,
muhabbet olmaktan çıkıp helaket ve felaket sebebi olur.