Girdabında gece bütün karanlıkların
Kasırgası yüreğimde yalnızlıkların
Adın, zehir dilimde
Bir başka kadın yüreğinde
Gözlerin en acısı şarapların
Kokun vuslatı akşamların
Türküdür, damarlarımda çınlayan kanım
Kör gecede titriyor, kimsenin bilmediği yanım
Yanıp gidiyor, tütünümde gönlümce
Aynı tutsaklık
Aynı kasırgalar var ya
Bu şehirde beni sarhoş eden
Yıldızlar gözlerine düşmüş bu gece
Dilime dolandı, seni söyleyen her hece
Kokun sinmiş nefesime
SEN!
tarifi imkansız bir sevda düşürdün
Gün doğunca gerçeğime
Karanlık yolları dolaş
Sislerini dağıt düşlerinin
En derin karanlıklarda bile
Işıldıyor gözlerin senin
Aydınlığı da dolaş benim için
Soğuk oldu iklimlerin cümlesi, sen yokken
Ay ışığı sönük yıldızların yanında
Yıldızlar bir içli keman çaldı yokluğunda
İnledi nağmeler, sevdan gönlüme çöktü sen yokken
Bir asi başım var, fırtınalar durmuyor
Gece oldu mu ok fırlıyor yayından
Karanlığı bulutlar ardına saklanmış
Bir uğultu kaplıyor
Ateş bir pençe gönlümü dağlıyor
Ne var bu şehirde böyle?
Issız gecenin zifir saatleri,
gözlerin yok.
Soğuk her baktığım çehre,
gülüşün yok.
Gözyaşımdan başka gökyüzünde damla yok.
Kolum yok sensiz,
Bahar geldi, çiçek açıyor çehreler
Şu martın kararsız yüreğiyle
Yağmur bir boşanır bardaktan bir diner
İzmir!
Dört ayağımın üstüne düştüğüm şehir
Yağmuruna bindir de, şu kızıllığa bir mana getir
Son bahardaki yapraklarda
Dökülür mü hep yüreklerden sevdalar?
Rüzgar hep hasret lemi eser?
Uzak diyarlara yolculuk varken
Bu sevdalı gönlüme nasıl söz geçer?
Bu dört duvar varya
Beni bütün dostlarımdan iyi bilir
sabahını gördüğüm gecelere
bu dört duvar gülüm, şahittir.
Bir dili olsada söylese
Yıllarca döktüğüm gözyaşlarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!