Aslen Van/ Saray lı olup VAN' ın Tuşba ilçesinde doğdum. Bir başkent çocuğuyum(Urartu). Bir toplumun fikir sancıları çektiği bir zamanda gözlerimi dünyaya açtım. Büyük Dedemi Toplumda; 33 Kurşun olarak bilinen Muğlalı katliyamında kaybettim. Ilkokul ve ortaokul yıllarımı Van' ın şirin bir gecekondu mahallesinde devam ettirdim. Ortaöğretim sürecinde Şehrimde meydana gelen depremle ailecek kısa bir muhacirlik dönemi yaşayıp başka bir başkentte göç ettik. Ve ilk isyankar şiirlerim yaşadığım bir hadise yüzünden cereyan etti. Ankara' nın Etimesgut İlcesinde ikamet ederken okula gittiğim bir vakitte yolda gördüğüm arkadaş ve annesinin diyaloğuna istemeden kulak misafiri oldum. Annesi tarafından doğdum yer yüzünden yediğim damgalar ve annesinin benimle asla arkadaş olmaması için ikaz ettiği arkadaşımın korkan tavırlarına şahit oldum. Terörist damgasını yediğim ilk zamanlarda şiirlere yüreğim sancılandı. Bu olay neticesinde Toplumcu-gerçekçi şairler hayatıma dokunmasına sebep oldu. Ahmed Arif' in tüm şiirlerini ortaokul sınıfta hıfz etmiş kendi kendime okumaya başlamıştım. Nazım Hikmet' le lise yıllarında aynı sıralarda Piraye' ye mektup yazar gibi yazıyor, Nazım' ın sevdalarını eleştirmeye başladım. Sağ fikirli yazarlarla; Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, vb. Etkilenip fikir bunalımından bir türlü çıkamıyordum. Lise zamanlarımı kitap okumakla meşgul oldum. Batı klasiklerinin hepsini okumaya gayret gösterdim. Tüm şairlerin şiirlerini okumaya çalıştım ve bir çoğunu ezberime yazıp dertlerime orak ettim. Ankara'ya tekrardan dönüp Üniversite okumayı kendime sebepsizce söz verdim. Şuan Ankara' da bir üniversitede İlahiyat okumaktayım. Ve aynı zamanda Hece dergisinde şiirlerim yayınlamaktadır.
Eserleri
Şiirleri; Hep Öç, Unutulmuş Saat, Evrenin Tozları, Menekşelerin Dansı, Kudüs Üzerine, Babalarda Ağlar, Sıvasız Duvarlar, Ekmek , Orak Çekiç, Altındağ, Deliler Aklı Deler, Son Hicret,
Öykü; yırtık xoto, Tobadaki çocuk, Doğuda tütün, kaçak atlar zamanı,
Fabl: Eşeğini kaybetmiş Eşek
Kitap; Ölüm Yaprakları
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!