Kırk çerinin yiğitliğinle !
Sarstın ! Boğazlarda ki demir yığınlarını
İşler miydi demirden dağı eritenlere ?
Yüzen kale, top, fişek, çivi ,gülle !
Sallıyor Mehmedim Sancağını!
Uzanıyorum gökyüzüne,
Her yer pamukla bezenmiş.
Üzerimde güneşin yansıyan ışığı,
Sadece üç renk görebiliyorum beyaz,sarı,mavi,
Bu özgürlüğün en güzel hali.
Atlasam düşer miyim pamuk tarlasından?
Benliğimin içinde ki benlik,
İçimdekinin içindedir şenlik.
Sahteliklerinin içindeki hamlık
Hazinen ruhunun derinlerinde ki sandık.
Hislerimin derinliklerinde akan bir volkan
Kalbim ile kapakçıkları atmıyor, duruyor bu can
Külleri ile savrulmuş göğsüme ölümün pareleri
Yağan kar tanesinde hasreti,
Saçlarıma düşüşlerinde kudreti,
Bir bir ve tane tane,
Girip sızıyor büsbütün hücreme.
Yağdı belki hasreti tüm bahçeme,
Ve bir fidanın kökünde buldum kendimi.
İnce ince ,ama uzun uzun.
Toprağına öyle sarıldım ki,
Sıcak koltuklarınıza güvenmeyin!
Zira sizin olmayan sizi kurtarmayacaktır.
Makamınız soğuduğunda,
Hayatınız sizi ısıtmayacaktır.
Söken şafağın, sis bulutunda,
Sıralanmış sarı Paşanın topları yan yana,
Kocatepe'nin toprağı ,kudret taşıyordu adeta,
Taarruz emriyle yarıldı gökler arkası arkaya.
Susmaz gürültüsüyle Türk'ün yıldırım topları
Yorulmuş, ama tükenmemiş erlerim siperlerinde
Bırakmamış öteye tek bir gavur, duruyor hala kayadan mevzilerinde
Yüzlerce şehit vermiş önde çarpışan zabitlerinle
Sarptır memleketimin dağları
Eksik olmaz etrafında mayınları
Basar Mehmedim ansız
Uzanır yere cansız !
Bayrak olmuş derdimiz tasamız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!