Ben sana elveda derken sararmıştı yapraklar,
Güz düşmüştü kırlara,
Hava soğuktu ve kanıyordu halen bir yara!
Solmuştu bir çiçek ölüme benzer bir gülüşle,
Küsmüş gibiydi adeta hayata.
Bu sana yazdığım en uzun şiir olsun istemiştim;
(Bu şiir bir monologdan ibarettir.)
Bana kızma çocuk,
Büyüdüm zaten.
İhaneti bağışlamayı,
Unutmayı ayrılığı,
Reddedilince ayakta kalmayı,
İstanbul’da nisan yağmurları
Toprak çekiyor tenimi
Uzak
Senden uzak
Yalnızlığımla baş başayım.
Dudaklarımda yüzyıllar öncesinden kalan
Bir kum saati,gece ve sen
Sensiz kalkıyor vapurlar artık bu limanlardan
Bir dalga var ki ellerimde ayırır hayallerimi kıyılardan
Sensiz kalmış türkülerim,yetim.
Anlamı kalmamış artık sevda sözcüklerimin
Maybe love....
Maybe fight...
Maybe fight in love...
Maybe love in fight...
That all is a war maybe...
That all is a love baybe...
Ellerime sonsuzluğun kelepçelerini vurdum.
Gözlerime çağlar boyunca kızgın kalacak miller çektim.
Her sabah farklı,
Her sabah renkli bir rüyaya uyanmak ellerinde.
Sevmek…
Nobody knows our secret baby
I love you in the eyes of a crying kid
In the middle of a lonely street
Among a lot of question about freedom
On a sharp knife
Der Herbst kommt mit seinen traurigen Nordostwinden wieder.Und es gibt nur Angst in zitternden Augen von Kindern in Palestenia.Es ist ein ganz leiser Mittag.Ein nicht gewöhntes kühles Wetter belagert die Stadt.Die StarBe sind leer.Eine Möweherde fliegt über die Stadt nach dem Süden.Es gibt keine Kinder,die auf die StraBe spielen.Und diese unfruchtbare Steppe findet sowieso Gefallen nicht an vergnügten Kinderstimmen,weil diese Arena jahrhundertenlang die Lander des Kampfes ist.
Das kleine Kind sitzt auf der Bank,die vor dem Ufer steht.Es gibt Kamillen in seinen Handen.Er blickt auf die Harmonie der Farbe der Kamillen und das ist genüg um sich selbst glücklich zu fühlen.Dann hört es ein Larm.Es hat Angst und seine Körper zittert mit dieser Angst.Ein Bomb ist explodiert und er schauen zu seinen Kamillen,die er bei der Explosion ins Meer fallen lasst.Alles ist plötzlich geschehen.’’Plötzlich’’sagt er mit einer niedrigen Stimme und fangt er mit Weinen an.Die Sonne geht unter und das Firmament andert seine Farbe als Rote,das die Farbe vom Blut ist.
Es ist nur ein Wort ‘Plötzlich’.Aber ein Wort kann manchmal genüg sein um die Geschichte von einem gröBen Volk zu erklaren.Er ist sehr traurig aber das ist nicht nur sein Schicksal.Seit dem Herbst mit seinen traurigen Nordostwinden kommt,verlieren die Menschen
(manchmal bei einer Explosion einer Bombe) manchmal beim Fallen einer Kamille in dieser unfruchtbaren Steppe ihre Hoffnung über die Zukunft ‘plötzlich’.
Bak yıllar sonra ben geldim,
Bahçede bir incir ağacı var,yeni diktim...
Sabahı akşam,akşamı sabah,rüzgarı lodos ettim.
Güneşten devşirdim,sana gözlerimi getirdim.
Bak yine ilk bahar,yapraklar taze,çağlalar tomurcuk..
Sana şarkılar,şiirler yazdım.
Bu son gidişim…
Bu kez sana gidiyorum.
Seni günlerce, gecelerce bekledim.
Gelmedin!
Ben her boz bulanık bir kış mevsimi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!