Adana’nın Yumurtalık İlçesi Yeşilköy’de doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, Orta Lise öğrenimini Adana’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümünü bitirdi. MTA. Genel Müdürlüğünde çalıştı.Bu arada mastır programını tamamlıyarak Yük.Mühendis ünvanını aldı. Mesleği ile ilgili bir çok araştırma projesinde aktif olarak görev aldı.Yurt dışında petrol aramaları sektöründe çalıştı.Deprem araştırmaları projelerinde aktif çalışmakta olan Melih Baki, Görev yaptığı yıllarda ülkemizin birçok yerini gördü. Anadolu Coğrafyasında yaşayan Kültürleri yakından tanıma fırsatı buldu. Üniversite yıllarında öğrenci hareketlerine aktif katılan Melih Baki ilk şiirlerini 1975 yılında yazmaya başladı. “Ağla Yüreğim Dağlarda Ağlar”; Dilden dile yürekten yüreğe söylenen bir türkü gibi kısa ama öz, bir sevda şiirinde, yaşamak isteyen şairin ilk şiir kitabıdır.
Eserleri
-Ağla Yüreğim Dağlar da Ağlar..şiir kitabı..Karahan kitabevi yy.Aralık-2005/Adana
..........................................................
-Ağla Yüreğim ve Büyük Sevdalar şiirlerimin yer aldığı ve Adını, Ağla Yüreğim şiirinden alan Sanatçı Ercan Söylemezin 'Ağla Yüreğin' adlı şiir albümünde yer almıştır.
--
MELİH BAKİ VE 'AĞLAYAN DAĞLAR' -Yeni Adana Gazetesi 25.03.2007
MELİH BAKİ VE 'AĞLAYAN DAĞLAR'
Sislerin ardında göremezsek bile orada olduklarını biliriz. Yeryüzüne doruktan bakan doğanın en muhteşem yapılarıdır dağlar.
Melih Baki ile bir gün sohbet ederken 'sevdiklerinin, dostlarının soluk alıp verdiklerini duymuşsundur. Peki ya dağların? Onların nasıl derinden soluk alıp verdiklerini hiç duydun mu? ' diye sormuştu.
Baki 'Doğa insandır, hatta insandan daha fazla insanlaşmıştır, çünkü doğa kötülüğü bilmez. Kötülük doğanın değil, insanın eseridir. Şöyle dağlara çıktığımda kendimi ana kucağında kadar güvende hissediyorum. O uçsuz bucaksız görkem içerisinde, Tanrı'nın bu bağışını saygıyla izliyorum. Ancak doğa karşısında insan olduğumu daha fazla hissediyorum' derdi.
Doğa ile bu denli iç içe bu denli içli dışlı insanın yüreği elbette dağların duygularıyla dolu olacaktır. 'O size her şeyi anlatır, yeter ki anlamasını bilin' türünden açıklamaları her zaman ilgimi çekmiştir.
Karahan Kitapevi'nden yayınlanan 'Ağla Yüreğim Dağlar da Ağlar' adlı şiir kitabını her okuyuşumda kendimi doğanın o güvenli kucağında hissederim.
'Sıra sıra dağlar / Uzanmış/ Bulutların altında sessizce ağlar
Belli ki bugün / Bu görkemli sarayda / matem var. (Sh 8)
Dağlarla birlikte matem tutan baki, dağlarla birlikte baharları da yaşar:
'Dört mevsimde de / Yaşanırmış bahar
Ben bunu yeni öğrendim / seni tanıyınca / Bu yaz.' (Sh.15)
Darwin evrim teorisini zannedildiği gibi sadece Galapagos Adası'ndaki gözlemlerine dayandırmamıştır. Teorisine temel oluşturan bilgiler, And Dağları'nın doruklarından elde edilmiştir. Bilim adamı adamı olmanın en belirgin niteliklerinden biri de doğayı ve doğayı oluşturan parçalar arasındaki ilişkilerin saptamasıdır. Doğayı en iyi anlayan, bilime en yakın olandır.
Dağların herkesin ulaşamadığı doruklarında doğayla konuşur. Doğaya inat bazı duyguların değişmesine isyan eder. Evlenen bir dostuna:
Deprem olur./ Sel olur. / Belki de düşen yorulan olur./
O şartlarda bile / Devam etmelidir derim / ilk başladığı gibi.' (sh.8)
Dağlar da bizim gibi acı çeker, sevinir, umutlanır, düş kırıklığına uğrar. Dağları insandan üstün tutan onun sonsuz fedakârlığıdır.
Yüreği dağlar kadar doğal olan Baki, ağladığında çağıldıyor, coşkun ırmaklar gibi akıyor; güldüğünde dört mevsim baharı yaşıyor. Doğal olaylarla da dost Baki. Yağmurla mesaj gönderiyor sevdalı yüreklere:
'Yağmur / Var git söyle ona / Söyle o /Güzel yare
Nar dalında / yiğit kavgada / kadın sevdada/ güzel..' (Sh.61)
Baki'nin şair ruhlu olduğunu görünce hiç şaşırmadım. Doğayla iç içe olan ve onların soluğunu yüreğinde hisseden insan şair değilse: şair kimdir?
Dağlarla gülen, dağlarla ağlayan şairimiz bütün ağlamalara karşı oğlunun tabutuna sarılan bir anneye: '
Gözü yaşlı ana/ sil gözyaşlarını/ Bak etrafına
Cenaze değil o / Tabut değil o /
Umuttur tohumdur / Gömülecek toprağa.' diyebilecek kadar yaşam ve çoşku doludur. Yarınlardan da bir o kadar umutludur: 'Şimdi / Dalından kopmuş / Bir tohum gibi / Şu çılgın rüzgârın önünde / Benim sürüklendiğim yol / Umuda Yolculuk.' (sh.13)
Son şiirinde şöyle seslenir Baki ' İçinizden biri Şair melih Baki'den sizlere selam / Tohumdan toprağa / topraktan yağmura / sizlere selam.' Sh. 63
Baki'de kalan Kubbede hoş bir sada imiş, ama Melih baki'den kalacak olan sadece dağların gözyaşları değil, dağ yürekli insanların coşkun yürekleri ve bu yürekte yaşatılan sevdalardır.
25.03.2007
Sedat Memili
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çok basit, ruhsuz ve kesinlikle kötü olan bir şiir..A listesinin zirvelerinde olması ise şaşırtıcı..Maalesef ülkemizde bu kadar basit şiire methiyeler diziliyor..Yıkıl dünya..
Şair Melih Baki'nin
'Ağla Yüreğim...Dağlarda Ağlar '
kitabındaki şiirlerinde;
Okurken, insanı saran, yüreğini sarmalayan, hasretlere, özlemlere alıp götüren, sevdalara sarınan yürek ağrılarını, umudu diri tutan, acıları sağaltan, şiirlerinin sesini, sade ve yalın bir dille; Gerçek ...
Analar için her duyğu güzeldir.Bundan iyisi can sağlığı.eline sağlık