İki öğrenci, el ele tutuşarak evlerinin arka bahçesindeki yola çıkıp okul servis aracını beklemeye başladılar. Heyecandan yerlerinde duramıyorlardı. Melisa’nın sağ elinde bir deste kırmızı gül vardı. Okulun açılacağı bu ilk günde öğretmenine götürecekti. Havalar çok sıcaktı, ağaçların gölgesinde kardeşi Azize’yle servisi beklemeye başladılar. Zaman durmuş gibi, servis bir türlü gelmek nedir bilmiyordu. Belki de heyecandan onlara öyle geliyordu. Oysa epey zaman olmuştu evden çıkalı.
Melisa bu yıl 4. sınıfa, küçük kardeşi Azize ise 3.sınıfa başlayacaktı. Melisa’nın heyecanı bu yıl göreceği yeni ve farklı derslerden kaynaklanıyordu. En çok Bilgisayar ve İngilizce derslerini merak ediyordu. Zaten son birkaç gündür rüyalarının çoğunu bunlar oluşturuyordu. Okulun ilk gününde Bilgisayar dersinin olması için gizlice Tanrıya dua ediyordu. Servis hala gelmiyordu. Ellerindeki güller sıcaktan ve susuzluktan buruşmaya, solmaya başlamıştı. Oysa üç aydır heyecanla bu günü, bu saati beklemişlerdi. Üzgün bir şekilde kalpleri kırık, ellerindeki çiçekler solmuş bir vaziyette evlerine geri döndüler. Anneleri onları teselli etmeye çalıştı.
- İlk gün zaten okula kimse gitmiyor ki, servis o yüzden gelmemiştir. Haydi, elinizi yüzünüzü yıkayıp içeri geçin, ter içinde kalmışsınız. Ellerinizdeki gülleri de bir kenara bırakın yarın yerlerine yenilerini vereceğim.
sol tarafından kalkmış bir taze
sabah bulunsun yanında
Kent! gümüş kanatlı melek
yalancı düşler uyuyor olsun
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta