Melekler Başka Sever 12.bölüm

Melek Udeh
17

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Melekler Başka Sever 12.bölüm

MELEKLER BAŞKA SEVER 12.BÖLÜM

Eve vardığımda ahmet cafenin önündeydi. Beni görünce koşarak yanıma geldi.
- Meraktan öldüm, geciktin,telefonunda kapalı dedi.
- Hiç biraz dolaştım, rahatsız edilmek istemediğim içinde telefonumu kapattım, dedim.
- Bugün sende bir haller var,hasta mısın? dedi.
- Yok hayır hasta filan değilim. Bu ilişkiye başlamakla acele ettiğimi düşünüyorum hepsi bu, dedim.
Yüzü bembeyaz oldu.
- Ne demek şimdi bu, seni bu düşüncelere iten şey ne? dedi.
- Bunu bana sorman saçma, biraz düşün belki bulursun dedim.
- Lafı dolandırma ne biliyorsan anlat, diye bağırdı.
Ben binaya girmek istedim ama kolumdan tutarak geri çekti beni 'anlatsana! ' diye tekrar bağırdı.
- Bırak beni konuşmak istemiyorum seninle, dedim.
Ağlayarak eve çıktım. Annem 'ne oldu' diye sorunca ilker beyin gidişini bahane ettim.
- Ben yemek yemeyecegim, enisede 1 hafta kadar eylülde kalacak, proje sunumu varmış, eylül ona yardım ediyor, dedim anneme ve odama girdim.
Camdan cafeye bakarak ağlıyordum. Ne güzel başlamıştı oysa ne hayallerim vardı onun adına bu yürek acısı başka bir acıymış meğer. Annem kapıya vurdu.
- Melek, eylül arıyor seni, telefonun kapalıymış merak etmiş evden aramış, dedi.
- Tamam ev telefonunu kapat ben telimden ararım onu, dedim. Telefonumu açtığımda bir sürü bildirim geldi. Eylül ve ahmet defalarca aramıştı, iki defada mehmet aramıştı. Eylülü aradım.
- Nerdesin sen ya öldüm meraktan, dedi.
Bayıldığımı anlattım.
- Enise bende olmasa gelirdim yanına, dedi.
- Yok gelme onu yalnız birakma, dedim. Ahmetlede evin önünde kavga ettik, dedim.
Kavgayı anlattım. Eylül:
- ben mehmete olayı anlattım, adı Leylaymış deyince mehmetin suratı birden değişti, kekelemeye başladı, demek mehmette biliyor dedi.
- Bilir tabi sen nasıl benim herşeyimi biliyorsan o da ahmetin herşeyini biliyordur, dedim.
- Ben hala mehmetle birlikteyim, yemek yiyorduk sen arayınca lavaboya geldim, ben kapatıyorum, mehmetin ağzını arayayım bakalım ne diyecek, dedi.
- Tamam beni ara birşey öğrenirsen, dedim.
Ilk defa aldığım nefes boğazımda düğümleniyordu ve ilk defa kendimi bu kadar çaresiz hissediyordum. Pencereden cafeye baktım. Saat akşam 8'e geliyordu. Ahmet cafeyi kapattı ve arabasına binip hızlıca gitti. 'Nasıl olsa ikinci bir seçeneğin var git bakalım' dedim kendi kendime. Yatağın üzerine uzandım..
.....
Baş ucumda biri beni sarsıyordu:
- melek, melek, kalk, ne uykusu bu böyle be, kalk hadi, diyordu.
Eylülden başkası değildi tabi.
- Senin ne işin var burda, ooo saat 11. o kadar uyumuşmuyum ya, dedim.
- Hadi seni almaya geldim, dedi.
- Bu saatte nasıl gideceğiz deli, dedim.
Kulağıma doğru eğildi 'mehmet arabayla az ilerde bekliyor, sana anlatacakları var hadi çabuk' dedi.
- Babamlara ne diyeceğiz, hayatta izin vermez babam, dedim.
- Oo ben hallettim oyalanma hadi kalk dedi.
Bağırarak konuşmaya başladı.
- Evet ya melek biz orda çok şaşırdık. eniseyle sen halledersin ancak kızın ödevi yarına yetişmeliymiş, diyordu.
Anlamıştım nasıl izin aldığını. Annem içeri girdi.
- Hadi çabuk olun zor ikna ettim vazgeçmeden çıkın artık, dedi annem.
Eylül melul melul gözüme baktı.
- Annene anlattım vallaha yoksa izin alamazdım akıllım, dedi.
Evden bir hışımla çıktık. Mehmet arabayla az ilerde bizi bekliyordu. Karanlıkta fark etmedim ama arabaya yaklaşınca ahmeti gördüm. arabanın içindeydi. Geri eve doğru döndüm, eylül tuttu beni:
- benim hatırım için bin şu arabaya, anlatacaklarımızı dinle sonra yine git istersen, dedi.
Mehmet arabadan indi yanımıza geldi.
- Hadi melek gel, herşey benim yüzümden, arabaya binde anlatalım, dedi mehmet.
- Ahmet beyimiz niye gelmiyor? yüzü mü yokmuş? dedim.
- Hadi işte yürü bin, beni sinir etme, dedi eylül.
Eylülün sinirli hali bir başka olurdu, hiç tavsiye etmem. Arabaya bindim. Ahmetin yüzüne hiç bakmadım. Mehmet:
- nereye gidelim, dedi. Eylül:
- bana gidelim. enise yanlız evde, dedi.
Yolda giderken kimsenin ağzından çıt çıkmadı. O yollar bana bitmek bilmedi. Uğruna canımı feda edebileceğim adam yanımda oturuyordu bir yabancı misali. Elini tutmama, boynuna sarılmama sadece gururum engel oluyordu. Beynim, kalbim, ruhum hala onu deliler gibi seviyordu. Eve gelmiştik. Enise balkonda bizi bekliyordu. Eylül:
- hadi çıkalım, neyi bekliyorsunuz, dedi.
Eve çıktık. Eylül:
- hepiniz hoşgeldiniz, ben hemen bir çay yapayım, dedi.
- Gel buraya, çayın sırası değil, ne anlatacaksanız anlatın bakalım, dedim. Mehmet:
- bekle bir dakika melek, şimdi birini arayacağım ve sesi hoparlöre vereceğim, konuşmalarımızı dinle, dedi. Ahmet:
- boşuna çabalama, o bana güvenemedikten sonra, gelip bana anlatıp olayı benden dinlemedikten sonra, dedi.
- Neyi dinleyecektim ahmet? benle bulaşmaya gelmeden onunla nasıl buluşup geldiğini mi dinleyecektim? diye bağırdım. Eylül:
- aa bu ne ya böyle, benim mehmete kızacağım yerde siz birbirinizi yiyorsunuz. sende sus melek ve dinle, pişman olacaksın bu söylediklerine, dedi..

yazan: Melek Udeh

Melek Udeh
Kayıt Tarihi : 10.6.2011 13:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Melek Udeh