Akşamdan sabaha uykusuz
Ölümle baş başa kal ki anlayasın.
Dalına hazan değmiş bir gül misali
Açmadan sol ki anlayasın.
Güvendiğin seneler ard arda dizilirken,
Kahır fotoğraflarını saklıyorum düş sürgünü anılarda
Kime ne bu sevdanın katili bendedir...
Saçlarını çözüyorum her gece serazad yalnızlığımın
Masal bitti artık, imtiyazlı kahramanlar nerdedir...
Toza toprağa bulanarak geldim
Gülşene girmeden soldurma beni
Susuzluğuma yeter bir damla bakışın
Lekeli deryalara daldırma beni
Geç kalmışlığın hesabını sorma kulundan
Birazdan çıkıp gideceksin şu kapıdan
Bir nihavent duyacaksın gidişine özel
Sokak aralarından...
Belki de bir inilti; kalbimin sensizliğe bakan aralığından
Birazdan dallar sonbahara duracak
Birazdan yollar son yolcusunu uğurlayacak gözüyaşlı
Sancıyla başlar yol ayrımları
Bir vefa kalır, bir de boş duvarlar
Sıktığın yumruk durdurur mu
Kalbinden gizli ve sessizce akan kanları
Unut bir söze bir yorgan yakanları
Postun kefendir sar da üşüme
Sen gittin!
Ben bir şehrin gizli yalnızlığında
K i m s e s i z...
Sen gittin!
Ben infazımı müjdeleyen soluklarda
Kalbimi kanatıyor sevdan
Yaralıyım ah yar
Yaraladığın kadar..
Çizdiğin yoldan öte gidemiyorum
Ve bir daha geri dönemiyorum gittiğim yerden
Bir şey öğret bana sevdaya dair
Bu hasret burada bitmeli
Kıyamet gibi karşımda duruyor her sabah
İki kaşımın ortasında yani
Hilali bir tutkunun sabahın da
Kavuşmuyor ellerim
Ölümsüzlük değilse de yalnızlık
Hangi devrin ateşidir bu alnıma sardığım
Buzullar çağında, zamanın dik yokuşunda
Ayaklarım dolanıyor, fotoğraflar yanıyor
Başımı çevirdiğim vadiler duman içinde
Ağlıyorsam başımı duvara vurup ta
Eş duruyorsam zamana aykırı
dağıldım kaldım senden sonra
paramparça, bölük pörçük
dayanıksız bir başına...
duvarlarını yıktım sevdanın
kapısına kilit vurdum bahtımın
şimdi çöl vurgunu mecnundan beterim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!