Kapıldım aşkın girdabının pervanesiyim
Pervasız duyguların ruhundaki sahibiyim
Hükmetmekten yorgun bedenimin emanetçisiyim
Sen ki dağlanan yüreğimin acıtan kralı efendisi
Komar dallarının eflatun çiçeklerinin hazinesi
İçinde barındırdığı poleni kokusunda aradığımdın
Yamacından kopan kaya parçaları gibiyim şimdi
Sen ki verdiğin sözlerle dağlarımın karlı kralıydın
Meşe ağaçlarının gövdesini kazıdığım ismin kalbin
Öpücük konduruşların sahte sözlerin duygusuz
Ağlamaklı koskoca meşe ağaçları onlar ki serinlik veren
Sana değen yemyeşil yaprağımın sonbahar efendisi oldun
İçimizi yakan sevdayı serinletmek için kana, kana içtiğim
Yamaçlarında akan buz gibi suyunu içmekten ılıklık sunan
Yanıp, yanıp sönmeyecek olan bedenimin volkanıydın
Tek damlasını bile hak etmeyen çağlayanların kor alevisin
Kudretimi kaybettim aşkı viraneyim soluksuz boşluklarda
Kıymetsiz adımlarımın ezişlerinin kıpırdanışlarım dayım
Gayesiz olan duyguların gem vuruşları yok ediyor ecelimi
Senin duygularında yerle yeksan bir dilenciyim nazarında
Dalı kırık dökük kökleriyle yamaçlara takılı kalan
Tutunmalarıyla direnişi kupkuru olmamaya inatla
Sen ki masumiyetini kaybetmiş melek görünümlü şeytan
Sen ki gönül köşküme kral sandığım vezir bozması sadece
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.