Ayaklarım
bin yıllık yolculuğun yorgunu
Durmadan sızlıyor tabanlarım,
Kırık bir düştür geceler
uyku kaçkını gözlerimde,
Mor bir halka boşlukta dudaklarım
Iliklerime işliyor ayaz...
Ellerim,
iki avare genç kız gibi
saklıyor kendini ceplerimde,
Ve rüzgar,
esiyor hançerleyerek yüzlerimi
sokak aralarından...
Köşebaşlarında besili tilkiler
Kimileri çöp karıştırıyor ara sokaklarda,
Bir ihtiyarcık uyukluyor
kocaman bir yapının duldalığında,
başında kirli paltosu
dizleri karnında...
Diskolarda
amerikan müziği zırıltısı,
Dönüyor boş beyinler
takılıp sistemin çarkına
alkollü tarikat müritlerince,
Neonlu reklamlar yüksek binalarda...
Ve Haword
Okyanusun ortasında
yılana sarılanlara saldırıyor
akıtarak salyasını televizyonlarda.
Beş Anglo- Sakson asıllı
terbiyeli küfürler eşliğinde
sürüklüyorlar nehre doğru
birahaneden yaşlı bir Aborjiniyi.
Müşteri avında fahiseler
St. Kilda sokaklarında,
Karartıyor kepazelik gecenin gözlerini...
Sırtında bunca kirin, pasın ağırlığı
Akmıyor,
sürünüyor yerde Yarra nehri...
Ve bu yorgun nehrin kıyısında
Dayayıp yorgun bedenimi
bir dertli yorgun ağaca,
gözlerimi sulara salıp,
dönüp geçmiş ömrümü düşünür gibi
düşünüyorum seni
güney yarım kürenin yakut şehri...
Sana işliyoruz 200 yıldır
200 yıldır taş taş, tuğla tuğla.
Genişliyorsun 200 yıldır ellerimizde,
Yükseliyorsun omuzlarımızda 200 yıldır,
Sırtımızın kamburu,
.......avucumuzun nasırı,
...............ve iliklerimizin sızısı
hep s e n i n z a h m e t i n d e n...
Kim bilir,
Kimlerin alınteriyle sulandı
göğsün üstüne damar damar örülen
şu kara yüzlü asfaltlar,
Kimlerin kanyla karıldı
şu ejderha yapılardaki betonlar...
Kemiklerimde sızın
Yüreğimde acın
Seni düşünüyorum
güzeller güzeli Melburn.
Nic'oldu
çınar ormanları gibi
gökdelenlerini diken eller,
Yollarını döşeyip
Köprülerini nakış nakış işleyen neferler,
Ve günü gelende
senin güzelliğin için
yüz binlerle
kocaman caddelerinde
salkım saçak yürüyüş eyleyenler...
Bugün durmuş susuyorsun
'alçakta bir şahin gibi',
Köşen bucağın pislik deryası
Kollarında onulmaz yaralar,
Ve televizyonlar
leş gibi Howard salyası.
Kişneyince kovboyun kısrağı
nalları parıldıyor seninkilerin,
Sokaklarında avare gençler
Birahanelerin,
...........kumarhanelerin,
......................randevu evlerin
...................................tıklım tıklım!
Paran pula çevrildi
Kepazelik cirit atıyor üstünde
Kısılıyor gitgide nefesin...
Ben seni düşünüyorum
güney yarım kürenin yakut şehri,
Ananı bellemeye çalışıyorlar başındakiler senin..!
Kayıt Tarihi : 5.3.2005 14:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

,
Her sözcüğü ayrı güzellikte bir şiir. Yalnız beni Melbourne'den soğuttunuz...Selamlar
Mehmet Safi Sarı
Akmiyor,
surunuyor yerde Yarra nehri...
Ve bu yorgun nehrin kiyisinda '
Bir nehri anlatan en gerçekçi ama bir o kadar da duyarlı lirik dizeler.....
Yaşanmışlıktan insanî gerçekçiliğe bir film şeridi gibi yalın, bir insan kalbi gibi dalgalı ve karmaşık....
Yürek pınarların kurumasın dost!
cinar ormanlari gibi
gokdelenlerini diken eller,
Yollarini doseyip
Koprulerini nakis nakis isleyen neferler,
Ve gunu gelende
senin guzelligin icin
yuz binlerle
kocaman caddelerinde
salkim sacak yuruyus eyleyenler......
...Nerde onlar nerde... bizim diyardanda araniyorlar
kepazelikler diz boyu. bizde de.....sevgili dostum..bizde de..Yüregine saglik...
TÜM YORUMLAR (5)