“Şimdi özlediğim yerden uzanayım sana
Sustuğum şiirden sarılayım
Tamda şimdi;
Dudaklarımda şarap tadı varken
Unuttuğum şarkıdan öpeyim seni.”
En çok seni beklemeyi seviyorum artık, senden daha uzağa gidemiyorum. Yine kapına geldim bu yazıyla, seninle yine bir sabah aynı yatakta uyanırsak eğer yüzünle yüzümü yıkamama izin verir misin? Saçlarında güneşin doğuşunu izlememe müsaade eder misin?
Yaşamaya senden başlayacağım sevgili, saati sana göre kuracağım. Ve sabahları artık sana uyanacağım. Ve şimdi özlediğim yerden uzanıyorum sana, seni sevmeye sensizliğimden başlıyorum sevgili. Çaresizlik değil yalnızlığım, yokluğunda seni özlediğimden değil, özlemin kendisi olduğundan yani başlangıç yani bitiş olduğundan sevgili.
Bu gece birlikte seyahat edeceğiz, yolculuklar üzerine düşler kuracağız. Malum hava soğuk ve yalnızlık en çokta bu zamanlarda koyar adama, üstelik yüreğim bardak boşanırcasına ve yüreğimin sağanağı çarpıyor şiirlerime.
Üşürsün bilirim ve sevmezsin bu havaları. Tamda şimdi dudaklarımda şarap tadı varken en sıcağından,
- Şarabın sıcağı nedir ki sevgili, yüreğimin sıcağına sakladım seni.
Seninle bu yolculukta çoğul bir şiirdeyiz şimdi, sıradan bir gece değil bu yaşanan. Bildiğin her şeyi unut yaslan yüreğime ve emniyet kemerin sana olan aşkımdır sevgili. Bağla yüreğini yüreğime.
Farklı şehirlerin aynı yürek sınırlarındayız sevgili. Ay gökte yoruyor karanlığı, firariyim. Yataklık ettim yasaklarıma. Her sevdada izim sürülür ve ben en militan halimle seviyorum seni. Sen aydınlıksın ben karanlık aramızda koca bir alacakaranlık. Yolumuz şarkılardan barikat, yüreğimiz idamlık. Dar ağacında son nefes gibi , son sözüm gibi ve göremeyeceğimi bile bile doğacak güneşin içimi ısıtacağını düşündüğüm gibi seviyorum seni…
Hava soğuk yüreğim sağanaklarda sevgili sırılsıklam sen olmuşum ve yağmurlar sevgili utanır bu gece sağanağımdan.
Tüm yağmurlar kâğıtlarda unutur mevsimlerini, bir şair unutur doğumlarını yağmur yalnızlıklarında. Sonbaharda bulurum baharımı en yaşanmamış yalnızlıklarıyla. Mevsimsiz aynalara asarım düşlerimi, kırıldıkça renklenir susuşlarım. Ve ben seni en sessiz tınılarımda bulurum ve sana çığlık çığlık olurum en yalnız mevsimlerde. Pusulam düşlerimin bittiği yerde bozulur ve sen olursun yönüm, yolum. Kıblemsin sevgili…
Zamanın en devrik halindeyim, yokluğunda yelkovan hesapsızca yükler öznesini.
Lamekân olmuş cümle sözcükler. Hangi şiire düşse gölgem, mısrasın da kopar kıyamet. Sokağına şiirler bıraktım yağmurlarla taşıdım; üstüm başım sonbahar. Kalemime döktüm seslerimi. Mısralarımda tekrara düşer sevdan.
Voltalıyorum mısraları;
parmaklarımda özlem, tesbih misali çekerim vuslatı. Yol uzun, yol ırak. Gidilecek bir yol olsun ki sevgiliye varan. Anladım ki her yol sevgiliye çıkar bundan mıdır yüreğinin mahpuslarında fesleğen kokmak. Benim olan bir şey kalmadı.
Bu sensizlik, bu yalnızlık bile sana ait.
Senin sensizliğini ve yalnızlığını yaşıyorum kendimde ve başkalarının terk edişlerini yaşıyorum sevgili. Anladım ki yalnızlığın adı da sensizliğin adı da aşk sevgili. Öyle bir aşk ki özleme tutunmuş sevdaya sığınmış yaralı bir kuş aşk…
Bak ben seni özlediğim şiirdeyim sevgili mısralar savrulur yüreğimden, yağmurlara düşürdüm yüzümü tutar mısın?
Tutar mısın ellerimi şiirden ellerinle?
Yine penceremde başka bir kentin gecesi, yoruyorum özlemlerimi coğrafyalarda. Kaç lehçede özledim seni biliyor musun? Kaç lisan da seviyorum seni?
Seviyorum seni, seni seviyorum, yok başka Türkçesi….
Sebahattin abi/06.01.2013/Melankolik ürpermeler..
Kayıt Tarihi : 27.3.2020 19:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!