ruhum
saman rengi işgallerinde şimdi hüznün
ince bir tül gibi
dikenli tellerle sarıp her yanını
melankolik demlerde zehirliyor
usulca kapanan gözlerimin gün batımından
kuru bir rüzgar çıkıp
kırıyor çok sonramın
haziran dallarını
zifiri bir gecede yıkıyor çitlerimi
bu defa gitmemecesine ayak basıyor yüreğimin topraklarına
toz duman edip filiz yeşili yarınlarımı
göz gözü görmezken katıyor tenimi tenine
sen yoktun
ki ben
tahmin bile edemeyeceğin kadar savunmasızdım
hani bir gülüşüm vardı ya
yitirme dediğin
bırakıp kendini
hiç çarpışmadan
kafa tutmadan
tek kurşun sıkmadan atmadan
bir telaş kayıp gitti kıvrımlarından
hüzün ilk zaferini
iki dudaklarımın arasından aldı
çookkk uzaklardan bir vapur geçiyor
namlusuna yalnızlığın sürüldüğü silahlar dayanınca şakağıma
seni söküp aklımın duvarından
kokunu getiren meltemden biliyorum
gidiyorsun
tamam
boynuma sarılmanı beklemiyordum da
bir ‘ hoş çakal ‘
bu kadar mı sesiz söylenir
bu kadar mı içten geçirilir? ?
biraz sonra yağmurlar başlayacak
ben yine parmak uçlarımla
camdan akışlarını takip edeceğim
kimsenin
kimseyle konuşmadığı bu evde
artık hayalinde yok
ama sen gene de
karış, karış işgal edilmiş olsa da bedenim
her yağmurda ıslandığımı bil
dilimden başka nereme pranga vuracak
kaç kelepçeye sükut edecek yüreğim
keder mi
gam mı
hangisi ağzımı elleriyle tıkayacakta
çığlıklarımın sesi kesilecek
ser vermiyordu susuşlarım
üstelik
sen hala yok/tun/sun
benim değildi artık bu ruh
bu beden
aynadaki görüntü
sokak lambası arkamda kaldıkça önümde uzayan gölge
sınırları çiğnenmiş talan olmuş bir hayat
etrafa saçılmış senli düşlerim
cam kavanozum kırık
bu dört duvar arasında
ben hüzne
hüzün bana tutsak
yüzüme bakıp
uzun, uzadıya keyfini sürüyor aldıklarının
kaçırmıyor gözlerini gözlerimden
biliyorum ne istediğini
ama ağlamayacağım
hiçbir şarkı
hiçbir anı
hiçbir eylülde
gece yarılarını bekleyeceğimm
görmeyecek bir Allahın kulu
dize geldiğimi
sessizce
sessizliğe gömüyordum her şeyi
susarak
bu hüzün dolu ruhu bile saklayabiliyordum
boğazımda duvar olmuş sözcüklerin ardında
kimseyle konuşmayınca
açığa çıkmıyor duyulmuyordu sızılarım
yoksun
sol yanım boşluğuna kanıyor ya
kendimi bir tek oradan
yaralarımdan ele veriyordummm! !
Kayıt Tarihi : 28.10.2014 14:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!