Mektupların Yakılışı -Sylvia Plath-

İsmail Aksoy
1898

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Mektupların Yakılışı -Sylvia Plath-

Mektupların Yakılışı

Bir ateş yaktım; bezmiştim çünkü
Çöp kutusuna aşırı yaklaştığımda
Eski mektupların beyaz yumruklarından
Ve ölüm gevezeliğinden.
Bilmediğim neyi biliyorlardı?
Tane tane, kum saçtılar
Berrak sudan bir düşün
Bir kaçış arabası gibi güldüğü yerde.
Sinsi değilim ben.
Sev, aşk, ve peki, bezmiştim
Karton kutulardan tutkal renkten veya nefretini
İçinde aptalca barındıran bir köpek paketten,
Kırmızı ceketli adamlardaki bir paketten,
Ve gözlerden ve posta damgalarının tarihlerinden.

Bu yangın yalar ve yaltaklanır, fakat insafsızdır:
Bir gözlük kutusudur
Gene de içine girebilir parmaklarım
Erir ve eğilir parmaklarım, onlara söylendi
Dokunma diye.
Ve işte bir yazımın sonu.
Eğilen ve yaltaklanan o dinç çengeller ve gülüşler, gülüşler
Ve en azından iyi bir yer olacak şimdi, çatı katı.
En azından gergin olmayacağım hemen yüzeyin altında,
O arzuyla bu arzu arasında
Kuzey Kutbu’mu dolanıp duran
Kalaydan tek gözüyle
Işıltıları izleyen
Dilsiz balık olmayacağım.

Yani, ev elbisemdeki kömür kuşlarını dürteceğim.
Gövdesiz baykuşumdan daha güzeldir onlar,
Avuturlar beni –
Yükselerek ve uçarak, fakat körleşerek.
Çırpacaklar siyah ve ışıltılı kanatlarını, kömürden melekler misali
Sadece onların söyleyecek hiçbir şeyleri yok hiç kimseye.
Görmüştüm bunu.
Bir tırmığın arka tarafıyla
İnsanlar gibi soluyan o kağıtları parçaladım,
Garip mavi düşlerinde kapsanmış
Bir ceninde kapsanmış
O Alman lahanasıyla sarı marullar arasına
Yaydım onları.
Ve siyah kenarlı bir isim

Solar ayağımın yanında,
Solgun gözlerin, rugan gırtlak seslerinin
Kök-saçlarının ve usancın yuvasındaki
Kıvrımlı salepotu!
Sıcak yağmur yağlıyor saçımı, söndürmüyor hiçbir şeyi.
Damarlarım ağaçlar misali alazlanır.
Köpekler bir tilkiyi parçalıyor. Bu işte böyle bir şey
Öngörülmüş bir infilak ve bir çığlık
Ki yırtık poşetini parçalar ve durmaz hiç
O ölü gözle
Ve o içi doldurulmuş ifadeyle, fakat devam eder
Havayı boyamaya,
Bulutların parçacıklarına, yapraklara, suya anlatarak
Ölümsüzlüğün ne olduğunu. İşte budur ölümsüzlük.

[1962]

Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

İsmail Aksoy
Kayıt Tarihi : 31.1.2014 05:21:00
Hikayesi:


Burning the Letters by Sylvia Plath I made a fire; being tired Of the white fists of old Letters and their death rattle When I came too close to the wastebasket What did they know that I didn't? Grain by grain, they unrolled Sands where a dream of clear water Grinned like a getaway car. I am not subtle Love, love, and well, I was tired Of cardboard cartons the color of cement or a dog pack Holding in it's hate Dully, under a pack of men in red jackets, And the eyes and times of the postmarks. This fire may lick and fawn, but it is merciless: A glass case My fingers would enter although They melt and sag, they are told Do not touch. And here is an end to the writing, The spry hooks that bend and cringe and the smiles, the smiles And at least it will be a good place now, the attic. At least I won't be strung just under the surface, Dumb fish With one tin eye, Watching for glints, Riding my Arctic Between this wish and that wish. So, I poke at the carbon birds in my housedress. They are more beautiful than my bodiless owl, They console me- Rising and flying, but blinded. They would flutter off, black and glittering, they would be coal angels Only they have nothing to say but anybody. I have seen to that. With the butt of a rake I flake up papers that breathe like people, I fan them out Between the yellow lettuces and the German cabbage Involved in it's weird blue dreams Involved in a foetus. And a name with black edges Wilts at my foot, Sinuous orchis In a nest of root-hairs and boredom- Pale eyes, patent-leather gutturals! Warm rain greases my hair, extinguishes nothing. My veins glow like trees. The dogs are tearing a fox. This is what it is like A read burst and a cry That splits from it's ripped bag and does not stop With that dead eye And the stuffed expression, but goes on Dyeing the air, Telling the particles of the clouds, the leaves, the water What immortality is. That it is immortal.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Aksoy