Mektuplardaki ‘Tehlikeli İlişkiler’ Ve L ...

A. Esra Yalazan
198

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Gür, siyah sakallarının arasında sakladığı eski kelimelerle süslediği hikâyeleri çoğaltarak anlatan eski bir dostu hatırlıyorum bazen. O konuşurken giderek ısınan rakı bardağı elinin doğal bir parçası gibi görünürdü. Bütün hikâye anlatmayı sevenler gibi şakalarını bıkıp usanmadan tekrarlamayı da severdi. Önce kendisi gülerdi sonra biz. Sık sık “beyana itimat esastır” derdi ciddi bir tonla. “Esastır” derdik hep bir ağızdan. Onu artık göremiyoruz ama ne vakit doğruluğundan şüphe ettiğimiz bir durumun içine düşsek birbirimize bakıp “beyana itimat esastır” deyip gülümseriz. Parçalanmış bir ailenin önemli kayıplarından birisine selam gönderir gibi gülerek anıyoruz onun cümlelerini.

Artık bu eğlenceli ‘sloganımız’ beni eskisi gibi mutlu etmiyor nedense. Galiba bu hissiyatım bir rüyadan uyanıp hiç yıpranmayacağı düşünülen dostlukların, ilişkilerin bir gün aniden çatlayıp kırılabileceğini fark etmekle de ilgili biraz. Başkalarına ne ifade eder bilmiyorum ama ‘itimat’ denen o sağlam, kunt kelimenin benim dünyayla kurduğum ilişkide önemli bir yeri var. Onsuz kendimi çıplak hissediyorum. Belki biraz abartıyorum ama güveni yitirdiğim zaman sistemim çöküveriyor, karanlık bir boşluğa düşüyorum sanki. Ve böyle ürkütücü zamanlarda itimat etmeden hayatta kalabilen bir ‘rahatlığı’ hakikaten kıskanıyorum. İsterdim öyle olmak ama o tekinsiz rolleri sürdürebilecek kadar sabırlı değilim; iyiliğimden değil, sıkılıveririm hemen. Geçenlerde arkadaşıma dinlediğim bir hikâyeyle ilgili saf, çocukça sorular soruyordum; “İnsan neden sevmediği halde birisine ısrarla sevdiğini söyler ama yine de sevmiyormuş gibi davranır sence? ” Çok farklı sebeplerle yönü değişebilecek olan bu acayip soruma pek masum olmayan basit ama zeki bir cevap verdi: “Kendi kurallarıyla oynamayı seviyordur. Yenilmekten, kaybetmekten korkanlar bazen öyle yapar.”

İnsan denen varlığın tuhaf çelişkilerinden birisi de kendisiyle ilgili kötülük potansiyelinin pek bilincinde olmaması galiba. Birisine yalan söylerken onu kendince muhtemel bir acıdan korumaya çalışır bazen, sonuçlarını göremez. Ya da sırf başkasını aldatmanın kötücül hazzını yaşamak için kaybetmekten ölesiye korktuğu ‘iktidarını’ korumak için oynar. Tutkuyla, yalanla beslenen çarpık ilişkilerde işler daha çok karışıyor haliyle. Şehvetin kırbaçladığı hazzı elde etmek için savaşırken kurallarını bilmedikleri tehlikeli oyunlara katılanlar öyle kolayına vazgeçemiyorlar ‘kötülüğün’ çekiciliğinden.


Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta