“Efendim”
Ne güzel söylüyorsun.
Tarihin bütün efendileri gibi.
Ne güzel efendi.
Talihimin efendisi.
Kelimeler...
Ne güzel yuvarlanıyorlar dilinde.
Sesinle dans ederek.
Ne çok yakışıyorlar gülüşüne.
Ve bilmediğim kelimeler.
Daha önce hiç duymadığım.
Hiçbir dilde olmayanlarım.
İlk senden bilinebilecek olanlarım.
Düş...
Anne...
Çocuk...
Süt...
Efendim...
Yaşamın ilk özeti gibi.
İkimizin ana fikri.
Birbirimizin yüzüne şekiller çiziyoruz.
Bir dil,
koca bir harita gibi.
Dokunuşmak yeterli artık,
anlamsızlıklarımızı anlamaya...
Yapılacak tek anlaşma.
Sana dokunmak.
Yüzünü yüzüme yaslamak namusluca.
Tekerrürü olmayan bir tarih kadar önemli;
dokunmak sana,
arlanırcasına günahsızlığımız.
iki çocuk gibi.
bir salıncağı paylaşır gibi,
bir elma şekerini.
Dokunmak sana,
arınırcasına bütün dokunulmazlıklarından.
kovulur gibi, meyvesiz bir cennetten.
İlahi bir müjde,
kutsal bir marifet.
Gecikmiş deliliklerimiz,
ertelenmiş aklımız,
ve fazlasından yaşadığımız mantık.
Hangisi haklıdır sana dokunmamaya!
Sana dokunmak.
Sen uyurkenki sessizliğim.
Kendinden habersizliğin.
Bende bilmediğin tek bildiğim.
Kalabalık yalnızlığımdaki tek umut.
Ellerin.
Yüzündeki yüzüm.
Analık hakkım!
Sana dokunmak,
Analık hakkım.
Sana dokunmak..!
Kayıt Tarihi : 2.12.2005 18:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!