Rüyamızın anatomisinde battı bügün de;
teninin dokunulmazlığında titreyerek.
Efsaneleri geçti ömrümüzün, uzanmazlığımızın arasından.
Bir asır daha geçti.
Binlerce efsanesi yazıldı tarihe tarihsiz güzelliğinin.
Seni yürüdüm bugün.
Seni baktım.
Seni güldüm.
Seni yaşlandım.
Ve öldürüyorum şimdi bugünün sensiz yaşanılan yerlerini.
Derişiyoruz derinliğine varıldıkça derinliğimizin.
Bu halimsin bana ayrılmış zamanın en çıkılmaz yerinde.
Varlığının ilk hali, güz hali...
Güzelliğini bilişiyoruz.
Erişilmezliğine erişiyor erilliğim.
Ne olduğumuzu arıyoruz geldiğimiz yerlerde.
Nerden gidileceğini arıyoruz dudaklarımızdan...
Hiçbir gerçekliğe sığmayan bir dünya resmimiz.
Sığıştığımız o elbisenin gizilinde.
Aşkkırım kaçaklarıyız.
Adem ve Havva’dan sonra ilk, ve tek; insanoğlu-insankızı...
İlk sarılışımızı özlüyorum.
Sana ilk dokunuş.
İlk bakışın geliyor bakışlarımın arasına.
İlk ekmeğimizi düşünüyorum.
İlk su, ilk toprak.
İlk sevişme.
Bütün gelecek ve geçmiş zamana sinecek,
kokusunu bildiğin en güzel zamandan güzel bu zamanın kokusu,
ve hiç gitmeyecek...
Asırlardır mavisin.
17 yaşındasın asırlardır.
Seni seviyorum.
Asırlardır...
Kayıt Tarihi : 28.11.2005 22:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!