Yaşlanmaya gidelim.
Hadi gel.
Çocukluklar yetiştirelim çocukluğumuza.
Safi yerlerimiz sevinsin.
Hadi gel.
Kalışlar ekleyelim gelişlerine.
Uzunca zamanlarda duralım artık.
Safi yeller essin doğumladıklarımıza.
Yaşlanmaya gidelim.
Ölü doğurulmuş gençliğimiz.
Tamımız fazla görülmüş birbirimize.
Başladığımız yerden başlayalım.
Kurusundan ömrümüzün.
Hadi gel.
Yaşlanmaya götürelim yaşsız yerlerimizi.
Kalan dünyamız.
Saysak kısa sürer,
biliyorsun.
Hesaplasak, zaman almaz.
Yaşasak çağlar geçer ikimizi.
Oysa.
Yaslasak iki ömrü birbirine,
düşmesi zaman alır,
biliyorsun.
Düşmesi asırlık savaş.
Biliyoruz.
Yaşlanmaya götürelim safi yerlerimizi.
Şom sesler tıkansın boğazlarına.
Kara kelimelerin yeri olmaz bu cennette.
Yaşlanmaya niyetlemişken yolumuzu.
Sersem sezgilerin yeri yok inanlarımızda.
Götürmeli bizi beyaz hisler.
Karanın izinde niyetimiz yok.
Hadi gel.
Kır boynunu bu gurbetin.
Yaşlanmaya götürelim vuslatlarımızı.
Bir dokunuşluk olsun en çok hasretin.
Teninde ıslanmaya gidelim.
Sesini sür dilime.
Bakışlarından dök gözlerime.
Yaşlanmaya gidelim.
Dizlerini yükle dizlerime.
Hadi koş gel.
Yaşlanmaya gidelim.
Kayıt Tarihi : 31.12.2005 01:12:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mahzun Doğa](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/12/31/mektuplar-30-m-s-30-12-2005.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!