Sana ilk mektubum bu.
Hoş geldin.
İçimdeki çocuğun ülkesini keşfetmişçesine -özenle- hoş geldin.
Zamanın dost olduğu bir zamansın sen.
İlk doğum sancım anında, acı çekerek, beni yaşatacak ilk havayı solar gibi, hoş geldin.
Her gidişinde yağan yağmur, İstanbul’da gelişine yağıyor bu sefer.
Ve bütün güzel aşkları içime yığılıyor bu kentin, seninle.
Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
Devamını Oku
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın