yitirilen bir gerdanlık,bulunmuş yüzük kadar değerlimidir ki...bulmak ve yitirmek...kaybedilen bulunur bulunansa kaybedilen...sanısız zamanın boynuna asılmış gümüş bir para misali kaybedilmek istiyorum...
yaşamın devirleri geçmişin çağları ve geleceğin kahinleri...yaşadığımı tahmin etmek nasıl ki...bir olgunun farkında olmak...refleksler kentinde nefes almak...böylesi kafa kurcalayıcı şeyleri düşünürken yaşamın devirleriyle geçmişin çağlarını barıştırmak...ve yaşamın kahinleriyle sokakta barda evde tartışmak...yani yönvericilerinle yön vericini yüzyüze getirip yolunu çizmeye çalışmak...ama neyinin...
hırs,kazanma ve aşk...sorunlu bir hayata sorun seçmek istersem aşkı seçerdim sanırım...aşk dile getirmemek,içte ölüp içte dirilmek değil mi...hırs ve kazanma ise toplumla yarışmak...birde karın tokluğu var tabi...yetinmeyi bilirsen kavuşmayı da istemezsin dimi...aşkın hollamasından evlilik cikciklerse işte o zaman sorumluluk denilen şey hırsa gargeder aklı...devirler kurar çağlar açar kahinlerin piri olursun gecelerce...bununda güzel yönleri var ama...bir melek elinde çiçekle çıkagelirse doğum odasından hıçkırıkları kahkaha gibi gelir kulaklarına...ve akşamı edemezsin ondan uzakta...sevgini vermek istersin durmadan...durmadan alıcısıda olur üstelik...maşuk kısaknır sonra sizi..unutlmuş sayar kendini...dengelemek ustalık ister...
neyse konumuz dağıldı...dağınık düşlerin sayfasıda dağılıyomuş meğerse...
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.