Sevgili Aynur,
İki telefon konuşması arasından aylar da geçse yalnızca bir virgül duraksatması kadar geliyor bana. İkinci ötüşünün başında, birincisinin sonundaki aynı notayla ötmeye devam eden adını bilmediğim bahar kuşlarını çağrıştırıyor telefon söyleşilerimizin kaldığı yerden sürüp gitmesi. Hiç bir gün geçmemiş duygusuna kapılmamın anlık yaşama sevincimi artırdığını söyleyebilirim.
Hadi sen de sevin Aynur'cuğum, varlığınla başka şehirdeki dostunu nasıl da mutlu ediyorsun. Şu andan itibaren kendine verdiğin değer ibresini yukarı çekebilirsin. İşaret parmağına kondurduğum bu hak, çiçeklerden daha makbul bir minik armağanım olsun sana. Hakkında söyleyeceklerimi kadın dostum oluşunun sansürlemesi ilkellik olur. Bu gerekçeyle şunu da anlatmak istiyorum. (Şimdi bir alt paragrafa geçerken çehrene düşen gülümsemeyi görüyor gibiyim.)
Telefonda sesini duyduğumda, soğuk günde yeni yakılan sobanın çıtırtılar eşliğinde odayı hemen ısıtıvermesinin keyfini duyuyorum. Söyleşirken huy edindiğin, konuşma aralarına kendiliğinden serpişen zarifçe terbiye edilmiş gülüşlerin sana çok yakıştığını özellikle belirtmeliyim. Senin gülüşlerin, edebî birikimlerini besleyen gözlem yeteneğinin zafere erişme çığlığı gibi geliyor bana. Son zamanlardaki kederli hâlime rağmen, konuşmalarımızda iki gülüş arasında zaman uzadığında, şimdi gülmesinin zamanı diye muziplik tuzakları kurduğum da oluyor, fark ediyor musun bilmem?
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Ben en çok neye kızıyorum biliyor musun? Yazdığım yorumları gönder tuşuna basar basması bilgisayarın devreden çıkmasına.
Mektuplarınız okudum. Bir sürü de cevap yazdım ama yoookkkk... Ben şimdi nasıl yazarım aynisini.
Görüşeceğiz. Buralardayım.
ne güzel!..:))))
pembe kağıtlar üzerine yazılırdı eskiden bu mektuplar,şimdilerde beyaz ve sanal sayfalara yazılır oldu...olsun!..bu mektupları saklamak daha kolay...pasifleyinde kendin okursun,aktifleyince herkes:)))eskiden böyle miydi,değil!..kimselerin bulamayacağı,göremeyeceği yerlere saklanırdı mektuplar...kilit altı bir sandık,ya da zulada bir yerler işte!..
ah romantizm!..her çağa başka türlü gösteriyor yüzünü!..dün öyleydi,bugün böyle....yarın ne olur bilemem!..sanırım mektuplara gerek klamayacak yarınlarda...ne mi olacak!..isteyen istediği yere şıp!..:)))belki de kuşa döneceğiz,kimbilir!..
selam ve sevgiler Ankara ve İstanbul'a.......her iki dosta da...
:)
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta