Mektup (iyi Seneler) Şiiri - Çizgili Mavi

Çizgili Mavi
215

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Mektup (iyi Seneler)

Günaydın… Veya iyi akşamlar… Veya iyi geceler… Bilmiyorum hangi vakitte okuyorsun bu yazdıklarımı, günün hangi saati buluştuk bu satırlarda bilmiyorum. Ama buluştuk. Şu an buluştuğumuza göre vaktin bir önemi yok ama hayli dar olduğu kesin. İster sabahın ilk ışıkları olsun ister günün gündüze veda ettiği bir akşamüstü, isterse ta uzakta yanıp sönen sinyal ışıklarında birbirimizi yakalamaya çalıştığımız bir gece yarısı… Vaktin bir anlamı yok, buluştuk ve dar vakitteyiz.
Adettendir, sorayım; “Nasılsın”… “İyiyim” dediğini duyar gibiyim… Beni sorarsan, “iyiyim” ben de. Dedim ya, vakit dar… Şimdi sana uzun uzadıya ne kadar iyi olmadığımı anlatmaya yetmeyecek kadar dar hem de…
Sana “Bu yıl benim için an itibarıyla bitti” dedim ve o yılı bitirdim. Ömrümün sonuna kadar asla unutmayacağım, başından sonuna her ânının, her anının hafızamda ve capcanlı kalacağı o yıl bitti… Çok şey öğrendim, çok şey öğrettin bana… Çok şey öğrettim sana… Bu iki cümlenin kesişim kümesinde buluştuğumuzda “Çok şey öğrendik biz” … Tıpkı şu an olduğu gibi, “hiç iyi değilim ulan” diye haykırmak isterken bile “iyiyim” demek mecburiyetinde olduğumuzu öğrendiğimiz gibi… Gecenin 00.00’ını, epeydir ihmal ettiğimiz gündüzün 09.17’sini, sabahın 05.04’ünü öğrendiğimiz gibi… Akşamüstünün 17.07’sini öğrendiğimiz gibi…
Gamzenin sadece gamze olmadığını öğrendik, şiirin sadece şiir olmadığını. Edebi eserlerimiz oldu ortak kaleme aldığımız. Benim başladığım, senin bitirdiğin müşterek kelimelerimiz. “Dönmeyeceğim” dediğimiz yollardan döndüğümüzü gördük, gitmeyeceğim dediğimiz yollara düştüğümüzü… Meyve suyunu açmadan çalkalamamız gerektiğini öğrendim ben, kendi adıma. Bu şehrin en güzel kahvesini senden başka biriyle içersem katran olacağını öğrendim. Sen; bu şehrin en işlek caddesinde, herkesçe görülebilen ama kimsenin fark etmediği bir gözlük çerçevesinin neon ışığında kendinin olduğunu biliyorsun artık. Gözlerinin “Cennet” olduğunu öğrendin… Ben senin gözlerinin cennet olduğunu, gözlerine ilk baktığım anda öğrendiğim bu yılı, ömrümün sonuna kadar unutamayacağımı öğrendim!
Sana bunları yazarken takvim 30.12; saat 14.10… Birazdan kalkıp yanına gelip sigara içeceğim. Cuma günün aslında saat 15:00’dan ibaret olduğunu öğrendik… Bu hiç azımsanmayacak bir bilgi bence.
Necip Fazıl’ın,
“Bakma saatine ikide birde!
Halin neyse saat onun saati.” dediği gibi…
İkide bir saate bakıp “Sabah olmasına ne kadar kaldı acaba?” diye sabahı beklediğim gecelerde halimin “sensizlik” olduğunu öğrendim ben. Sensizliğin ne kadar acı ne kadar acımasız olduğunu öğrendim. Sen, seni benden dinlediklerinde öğrendin, benden okuduklarında, benden duyduklarında… Sussak da duyabildik birbirimizi bazen… Bazen konuşsak da duyamadık… Bir kitabın rastgele açılmış bir sayfasında okuduğumuz rastgele cümlelerinde rastladık birbirimize bazen… Bazense yolda rastlaşsak bile birbirimizi tanımadan geçtik yanımızdan. Dar vakitlerin acısına isyan ederken, elimize geçen dar vakitlerde birbirimize selam vermeyecek kadar gittik birbirimizden. Ama gidemedik. Sen güldün, ben güldüm, sen ağladın, ben ağladım. Ağlanacak halimize gülmeyi öğrendik. Tüm bu öğrendiklerimizin bir anlamı var bence. Herkes ve her şeyin mümkün olduğu bir evrende “karşılaşacağımızı” ve susmayacağımızı öğrendiğimizin bir anlamı olduğu gibi. Saat 14.39 oldu… Ben artık yavaştan kalkayım. +/- 5 dakika demiştin… Geç kalmayayım. Ben sana bir kere daha geç kalmayayım… İyi seneler. Her şeyin gönlünce olacağı, kendini arayışlarında bulabileceğin, yüzünün güleceği, mutluluğun yakanı bırakmayacağı, bir yıl diliyorum senin için… Hoşça kal Cennet Gözlü Kadın… 30.12.’22 Cuma, 14.44

Çizgili Mavi
Kayıt Tarihi : 24.1.2023 17:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!