Yanımda Olsaydın da sana mektup yazmama gerek kalmasaydı.Her insanın aşk tanımı kendine göredir… Kimi fedakarlık der,kimi karşılıklı sevmek der,kimi derinlik der,der der der…. Benim aşk tanımımın öznesi, nesnesi,dolaylı tümleci hatta yüklemi bile aynı kelime olan tek bir sözcük: SEN…
Aşkımı tüm şehre ,hatta ülkeye,hatta dünyaya haykırabilirdim. Ama şimdiye kadar hiç yapmadım. Çünkü benim aşkım gırtlağımdan çıkıp başka insanların kulaklarına ulaşan bir ses dalgası değil… Bu, benim yüreğimin kıyısından usulca, sessizce çıkıp aynı sessizlikten senin yüreğinin kıyısına eklenebilir duygu akımından; dağları tepeleri, gölleri,denizleri ve biraz daha abartırsak okyanusları aşıp,bütün coğrafi terimleri yok sayan bir bağlılık yeminidir… Bizimkisi Hiç bilmediğin bir şehri sırf sen varsın diye kutsal saymaktır….
Gökyüzü olmak, su olmak, güneş olmak, yağmur olmak kar olmak, aşk olmaktır seni sevmek…
Sen benim elmamın yarısı değilsin. Eksik parçam veya ruh ikizim değilsin… Sen bir bütünsün ve bu bütünlüğü paylaşıyoruz seninle… O kadar farklı hayatlardan, kültürlerden, iklimlerden geliyoruz ki; ayrı dünyaların, ayrı kainatların insanıyız ki; belki de bizi vazgeçilmez yapan tek sebep bu imkansızlığımızdır.
Böyle cennet kaçkını cehennem düşkünü olmasaydık belki de hayata rağmen sevemezdik birbirimizi… Böyle uzakken bağlanmaz, böyle ulaşılmazken ulaşmazdık birbirimize…
Aslında tarifi yok bunun. İyi ki de yok. Çünkü tanımı olan her şey biraz eksik,biraz yetim biraz duygu yoksunudur o kalın sözlüklerde… Karlı bir günde beyaz manzarayı seyrederken yudumladığım cehennem sıcağı, gece koyusu kahvenin buruk tadına gizledim seni. Acaba neyini bu kadar çok düşünüyorum senin? Saçların,gözlerin,davranışların,hayallerin umutların değil beni gece gündüz bıkmadan usanmadan düşündüren… Hani şair demiş ya “ Kaşın değil Gözün değil söyle senin neyin güzel” diye… işte bu dizelerin cevabını bulmanın gururuyla biraz daha dik yürüyorum bu günlerde… Senin aşkın senin yüreğin güzel… Ne yaz rengi hayallerin, ne SÜT kokusu tenin seni sen yapan… Davranışların, sözcüklerin isteklerin değil… Bütün kabuklarından arınmış özüne vurgunum senin… Güller serpsen başımdan bu sevgi artmaz. Ve bir sonbahar sürgününde kurşunlasan beni bu sevgi azalmaz…
Tüm dilleri,lehçeleri sözcükleri,bakışları aşan bir aşk bu… Anlatmak mümkün olsaydı da anlatamazdım… Çünkü aşk kitapların,mektupların,hatıra defterlerinin satır aralarına sıkışmış sadece sevenin ve sevilenin hissedebildiği bir güzelliktir…
Nazım gibi memleket şiirleri, Cezmi Ersöz gibi buğulu öyküler, Hayam gibi şarap kokan dizeler yazamam sana…
İçimde öyle bir dalga var ki ….ah….. Çok yazık… Yüreğimden boğazıma geçerken azalıyor,boğazımdan ses tellerime gittiğinde eksiliyor, ses tellerimden dudaklarıma vardığında zavallı oluyor ve sadece azıcık bir harf grubundan ibaret iki sözcük oluveriyor….
SENİ SEVİYORUM
Mehmet Gümüş 2
Kayıt Tarihi : 15.5.2019 11:13:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Gümüş 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/05/15/mektup-591.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!