Ne zaman olduğunu unuttum
Bir mektup yazmıştım
Yaralarımla buluştuğumda
Kelimelerim incinmiş
Cümlelerimin bittiği yerde
Kimsesizliğimin manzaralarını seyrediyordum
Söz geçmeyen kalemime
Vaktim yok diyordum
Çünkü ben
Hüzünlerimi bu mektupta bırakıp
Aşka gidiyordum.
Önce saçlarımı ördüm
Kurdelelerimi değiştirdim
Yüzüme hiç yakışmayan perçemi
Yapıştırdım alnımın ortasına
Kaderimi gizledim
Hatta çiller koydum burnumdan yanaklarıma
Güneşle buluşmaya koştum
Aydınlık ve upuzun bir yoldu
Kaldırımlara hiç çıkmadım
Ya düşersem dedim içimden
Ve aşkın gözlerine bakmadan
Aşka yürüdüm
Aynı çizginin üstünde.
Cebimde mektubum vardı
Bir daha okudum
Bu kez katlamadan yerine koydum
Kolyemi yokladım ve güneşe tuttum
Sanki içindeydim
Üçe kadar saydım ve
Üç dileğimi bulutlara astım
Nazlı nazlı süzüldüm
Mavilerin tangosunda
Gökyüzü oldum
Yeryüzüne tılsımlı sopamla dokundum
Bütün aşklar dans etti
Sevişen iki kelimenin kollarında.
Mektubuma nokta koymadım daha
Kelimelerime refakat edeceğim
Kırk haramilerin kılıcıyla
Rüzgâra binip
Gözümü kanatan rüyalarla savaşacağım
Köhne bir mahallenin karışık yağmurlarını
Yangınlarla söndüreceğim
Saçlarımın örgüsünü çözüp
Defterimin arasında saklayacağım kurdelelerimi
En tenha odaya
Hüznü adımlayan aşkları koyup
Bir daha ki baharda açmak umuduyla
Kirpiklerimin arasına gizleyeceğim
Ve ben
Cennetten kovulsam da
Sevdiğimi hep dudağından öpeceğim
Çünkü, mektubum bitmedi daha…
Zeynep Nilgün GökçeözKayıt Tarihi : 3.9.2011 09:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Zeynep Nilgün Gökçeöz](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/09/03/mektup-434.jpg)
Şiir mi yazıyorlar yoksa yalan mı belli değil?
Çok güzel, günün şiiri olmayı hak etmiş bir şiirdi
Kutlarım Zeynep Hanım.
Saygımla...
TÜM YORUMLAR (42)