beni anlayacağının bilinciyle yazıyorum biliyor musun kalbimin ağrısında her an yokluğun sancıları büyürken bir gün erken gidişime değil de senin üzüleceğini düşündükçe ağrılarım artıyor daha da üzülüyorum bunu düşünmeden yapamıyorum
atomları iç içe geçip o denli ayrışan karmaşıklığın içinde yoksun hareler zaman pençesinde
büyütürken senin olan senleri bende
kalbimin ağrısı hafif yatıştı şimdi farklı atmakta
görmenin bilmenin heyecanında hoş bir kıpırtı
seni görmek ne güzel mektubunu yazıyordum
olmadığın her ana akıyordum zarfı yapıştırmadım
yaşamın; her anını anlamlandırmak derdimiz olduğundan, yürek ağrımızı büyütse de
bu anlamda çoğaltmak ve çoğaltırken dönüşüp dönüştürmek bize özgüydü
ve sen gözlerime düşen bir hayaldin yaşanası gerçekliğinle.
varmışçasına sayarak birlikte yazdık mektubumuzu
oysa sen henüz gelmemiştin gözlerine yapıştım gözlerindeyim
gidişler dönüşenlereydi özlenmelerimizde
dostluk, arkadaşlık, sevgilerimiz; özlemlerimizde ki özgürlüğün erdemiyle tutkuları ezilmişliğinde yoksunluklarda insana.
en güvenilir en güçlü yanımız sevgi sığınaktı yüreğimizde kör karanlıklara vuran
onu biriktirdik, büyüttük yolculuğumuz tutulmaz düşlerleydi, bundandı aynı denize akan olmamız yaşanası düşlere.
vururken pencereden kış üşümeleri uzaklar kanamalı yalnızlıklar büyütürken erkenci değildi ama gel geçte hiç değildi zaman o sevgi kuşu bir gece yürek perçemine konuverdi
fıkralar, müzikler, şiirler yaşama dair ne varsa düşünce duygu pınarlarımızda,
gecenin sessizliğini anlamlandırıp güne erdirendi, zaman hem bir su gibi akan birbirini tamlayan olurken bir yandan gelişlerin gözbebeklerini büyütendi, beklemek bekleyene hep zor gelirdi.
sen aldın sözü güz düşünde
kendine çeken sevgi dolu bakışın
bir ağustos sıcağı gibi aktın içime
taç yapıp öpüverdim geceyi alnından
gece anlam buldu yıldız gönencinde
ay güneşe tutuldu yıldız utandı kaçtı
mavileri büyüten iç denizleri okyanustu, anneler ne tez ağlar ne tez güler bir sözle
uzak mesafeler tayyare olur seyyarelerde
göğün acısından acıları sağıp üzerime yağdıran bu çöken karabulutlarda yaşamdaki tüm tutsaklıklarımızı aşan sevgi sarmalı candan cana yürek sesinde gelen bu mektuptu.
sen bana hep gel
ne kadar kırıkların varsa
dök gel
sen bana hep gel
ama hiç gitme
sevinç yağmurlarını
bakışlarında dök gel
öylece kal
bazen durgun meltemli rüzgâr olursun ten okşamasında bazen bağrımı yakan boran
hüzün yağmurları kuytuluklara kaçışlarda gidişinde boşaltırken gök denizi son yağmurlarda başladı öpmeye bakmaya doyamadığım bu gelen bahardır sen gözlerinde etekleri tutuşan
incili han açar kapısını pus tutanda
tarihin burçlarından bakar insanlığa
ne kötü heyhat insanlık düşmüş ayağa
kör gözlü değil zaman kurulu hep an’a
bakar kör olmuşuz akamamışız zamana
kara gün haberi diye atmacalar yolunu kollasa da
salalım yüreğimizde büyüttüğümüz sevgi kuşunu
hadi durmak yok sen bana koş ben sana
kanat açsın yaralıda olsa varacaktır aşkla
hoş geldin merhaba sevgi kuşum merhaba
Bitmedi...
Vedat Koparan 07.03.2006
Vedat KoparanKayıt Tarihi : 10.3.2006 18:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)