Mektup Şiiri - Ertan Tanoba

Ertan Tanoba
17

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Mektup

Mektubundan önce sesi geldiğinde,
Uyuyordum.
Rüyasız bir gündüz sayıklamasının
Huzursuzluğunu duyuyordum.
Uyuzluk içinde kıvranıp kendimi
Vakitsiz bir düş görmeye zorluyordum.

Karanlık çadırın kapısı aralandı önce
Sesi bildik silüeti tanıdık bir şey geldi üzerime
Üzerime senden önce mektubunun gölgesi vurdu.

Ağır ağır geldiler.
Mektubunu getirdiler,
Gelmemiş gibi oldum.

6 Şubat’02, Teras

KARALTI

Şu karlı yolun sonunda
Parkın göbeğinde uzanmış karaltı,

Evet, evet, O!

Bir çocuk mu
Yoksa içi alelacele
Peştenkerani doldurulmuş
Bir gocuk mu?

N’olur gözlerim beni bir kerecik
Bu defalık yanılt!

6 Şubat’02-Teras-K.Köy

KARADENİZ

Sahile kıvrılıvermişim
Karadenizde bir yerde
Ama öyle bir zyerdeyim!

Uzaktan hırs yüklü gemiler
Geçit resmini süslüyor
Azmaktan bezgin karadeniz suyu
Vuruyor ayaklarıma
Vurdukça bir ürperti sarıyor bedenimi

Şu kısacık geminin makine dairesi
Kaç derecedir kimbilir?

O serin güverte kimbilir
Kaç sevişmeye tanıklık etmiştir
Utanarak
Kaç denizin anası
Kaç denizi emzirmiştir kimbilir?

Ah, şu deniz atlı karıncaya bineydim,
çocuklar gibi şen.
Bir sıçramada aşaydım
Şu sörf görmemiş dalgaları bir bir
Uzanıp tutaydım
Şu demir topu heyyulanın bir ucundan

Uzanaydım güvertesinin
Bir küskün bir ırak
Bir ıssız bir sessiz,
bir ayaza dargın
köşesine,

Beyler!
Hey, sizler!
Evet, size söylüyorum
Kıçı karaya yapışıklar!
Bak bunun adı üstünde,
Deniz!
Onu lütfen seviniz!

6 Şubat’02, Teras-K.Köy

COĞRAFYA

Ben senin en çok coğrafyanı SEVDİM
Bana bakıp bakıp kalbimin ağırlığını
Hesap edişini değil,
Pamik çarşaflar üzeri endamlı yatışını sevdim.
Durup şimşek gibi çakışını değil
Çağlayan gibi coşkun
Nehir gibi durgun akışını sevdim
Şöyle orta yerde salınıp
Nice canlar yakışını sevdim.

Ben senin en çok coğrafyanı sevdim
Mis kokulu kardeş tepelerinden aşağı
Ilık bir dere gibi sakin
Sıcak bir rüzgar kadar nazlı süzülen
Bir anda coşkuyla göbeğiyle buluşan
Cilve yüklü gülücüklerini
Su yüklü damlacıklarını
Çok sevdim!

Uzun gecelerin sonunu beklemeden
Kendine günler doğuran
Yatağımın ortasında
Yumuşak geceyi hamarat kadınlar gibi
Yoğuran
Hep neşeyle
Hep çocuksu
Bas bas bağıran sesini değil,
Gündüz sevişmelerindoe sınırları kaldırışını çok sevdim!

Ben senin en çok coğrafyanı sevdim!

6 Şubat’02, Teras-K.Köy

Kimi kadın bir türkü
Kimi bir şarkı bırakıp gitti benden
Ki ni türkü, ne şarkı severdi.
Kimisi sırf usulca bin kaç mısrama düşüverdi
Kiminin ayakları rüyalarıma ansızın girerdi
Kiminin sırf gözü
Aklımın en yumuşak köşesine kuruluverdi
Kimi bir öykü kısalığında
Telaşında
Konuk oldu parmaklarıma
Kimini roman tadında ağır ağır
Okumaya çabaladım
Kıszacık ömrüne rağmen
Inadım üz’re.

Kimine « bu iş burada bitmiştir » demesine dedim,
Evet, dedim!
Dedim de naramın sonunu bir türlü getiremedim.Kimi Edgar usta misali gitmeden
Azgın sahillerde bekletti beni
Kimi ölü bir denizin kıyıcığında
Sabahlattığıyla kaldı.

Kimi « gecenin yarısında buluşuruz » dediğimle kalmadı,
Uzun bir « anlaşma »nın
« Kırmızı gül » döşeli yolunda « rüyaların kadın »,
Hayatımın « sarı gelin »i oldu.
Kimi sayısız evimin kadını oldu
Lakin evime bir türlü giremedi.
Aslında sevecendi
Evecendi
Everdi çok.
Evime de yakışırdı hani
Ama bir türlü evlenemedi.

Velhasıl kelam
Eskiden olsa üç kız tanırdım esaslı
Biri beni sevmezdi
Biri sever de varılmazdı
Biri ne sever ne varılırdı
Varlığı bilinmezdi.

Şimdilerde çok kız tanıdım
Kimi sırf esanslı
Kimi cidden esaslı.

Kiminin biraz ucundan tutsam
Hep yanımda kalırdı.
Kimini keşke hiç tutmasaydım
Tatlı bir anımda kalırdı.

Daha ufacıkken bir zaman
Düşlerimde bir acem kızına vuruldum
Nice sonra rastgeldim bir acem kızına
Lakin artık kadındı.

Sözün kısası dostlar,
Kimi bir ucuz sevişme
Bir uyuz bakışma
Bir vakitsiz delişme
Bir tekinsiz gelişme
Bir beter çelişme
Bir sonrasız erişme
Hepsi iyi kötü kadındı
Kimini ne gördüm ne görmedim
Kiminin ne elinden tutum ne tutmadım
Ne sevdim ne sevmedim
Kimi ne vardı ne yoktu!

4 Şubat’02, Güğüm-K.Köy

MATEMATİK

Nasıl pişmanım
Ner’den bilirdim bunun
Benim yaşamım olacağını

O gece orada
Oracıkta
Yanlış adama bakmışım
Yaşamımı bir yanlış açıya yakmışım

Nerden bilirdim
Ben matematik okumadım ki!

4 Şubat’02, Güğüm-K.Köy

BİR ŞEY ÜZERİ

Seni aramıştım bir akşam üzeri
Kış gelmek üzereydi
Hızlı adımlarla geçip herşeyi
Yakalarımı kaldırıp
Seni aramıştım.
Ne vardı sesinde
On bin yılın kadınlığından başka?

Seni görmüştüm bir sabah üzeri
Yanımda yatıyordun
Sol yanım sıcacıktı
Hiç benden olmadığın halde
Sol yanım sımsıcak
Tenimde atıyordun.

Sana dokunmuştum bir yaz üzeri
Her şey gelmek üzereydi
Tok bakışlarla geçip herşeyi
Bakışlarımı kaldırıp seni aramıştım
Ne vardı yatışında
On bin yılın kadınlığından başka?

Sana tapmıştım bir sabaha karşı
Ben sana karşı
Sen bana karşı
Ben dünyaya
Dünya bana karşı
Ne vardı sesinde
Bir şeylere karşı?

Sana takmıştım bir söz üzeri
Bir şey gelmek üzereydi
Hatırlıyorum
Sana son bir kez bakmıştım
Ama nasıl bakmıştım
Yakmıştım
Akmıştım
...mıştım
...tım.

4 Şubat’02 - K.Köy

Ertan Tanoba
Kayıt Tarihi : 12.4.2002 00:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ertan Tanoba