Mektup Şiiri - Zeycan Tasdemir Wiedewild

Zeycan Tasdemir Wiedewild
4

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Mektup

(Yüregimi zamana dem tutuyorum)

Incecik tenli sizin karanligin deliklerine dogru buharlasip,
kimyevi kokular birakiyor saclarinda
ve sen bugulu gözlerle
yine aglamaya duruyorsun.

Hic bitmeyecek gecelerin,
yorgunluklarin tükenip takilmayacak ayaklarina.
bak, karafatmalar bugün daha bir caliskan
her yerden rutubet, pis küf kokulari gelince
aklin karisiyor.

Örük yapiyorsun saclarina,
aklina ben geliyorum.

Tuhafca bakiyorsun cam kirintilarinin arasindan
ve sanki sen yine susamli ekmek almak istedin
,,bugün,, dedin,,canim cok sikiliyor,
biseyler yapmak,
varsin olsun,
belki biraz sacmalamak,
ve kendimi avutmak,,

Balcik tarlalarinda ayaklarin saplaniyor,
bir beton ugultusunda yitiklerden
toz beyazi animsayislar cagiriyorsun,
davetli bulamaclar kusuyorsun titreyen avuclarima,
,,bunlar senin öykülerin,, diyorsun,
ben yine sana bakiyorum.

Tükürüyorsun saga sola,
sümüklü cocuklar geciyor önünden,
ayakkabi boyacilari, simitciler,
cigliklari saplaniyor sokak aralarina,
balkonlardan kafalar sarkiyor,
sabunlu sular akiyor duvar aralarindan
sen tatdalarina bakiyorsun.

,,Soguktanmi böyle kizarmis dudaklarin,
yoksa ben seni hic mi sevmemistim,, diyorsun.

Bir tutam karabiber serpistiriyosun
hatirlamak istemedigin anilarinin üzerine,
hüzünlü gecelerin tadini degistirmek istiyorsun,
kaciyorsun... yoruluyorsun...
ve kalakalip oracikta aglamak istiyorsun
yine aklina ben geliyorum.

Yasamanin ne hain bir pazarliktan ibaret oldugunu hesapliyorsun,
bedenini ve ruhunu ayikliyorsun birbirinden,
elin ayagina karisiyor yine sokak lambalarinin altinda,
biraz daha sözcük karistiriyorsun cümle aralarina,
ya da,
ilmegi gecirip makaradan ignenin ucuna
sökükler dikiyorsun.

Cokbilmisler ilk defa bu kadar güzel islemislerdi
rengini gökyüzüne
Cokbilmisler ilk defa bu kadar güzel sindirmislerdi
tadini bedenine
ilk defa bu kadar cirkindi ve zaptedilmez, düsünmenin idraki
ilk defa bu kadar istekliydi karanliklar,
paylasiyordu sirrini benle,
sen bunu oyun saniyordun,
sorular soruyordun kendine.

Ilk defa geceler bu kadar yorgun,
sessizlik perisan,
sen bu kadar erisilmezdin
bu kadar yalin, bu kadar güzel.

Ve ilk defa dudaklarin bu kadar yakismiyordu yüzüne.

Yillar yillar sonra
sadece bir hic ancak bu kadar güzeldi.
sadece bir hic bu kadar büyük.

Oysa, sen simdi ne kadar da acizsin,
ne kadar da beceriksiz,
yorgun yüregini saklarken.

En manali sözcüklerini ariyorsun
cesaretini ifade edecek.
Terketti kuruntularin,
terketti kafanin en karincali noktasindaki uyusmalar.

,,Gökyüzüne bakma sakin bir daha,, diyorsun

Tavan aralarinda sakli kalmis oyuncaklar,
annenin ince topuklu ayakkabilari
dantel islemeli gelinligi..

Cocuklugunun oyun sesleri yükseliyordu kafanda,
yeniden yazilmak istercesine cogaliyordu hikayeler.

Sen kollarini uzatipta, acinca avuclarini
evren yücelesiyordu üzerinde,
manasi degisiyordu varliginin
ve sanki nice bedenler
karismak istiyordu birbirine.
Dünya daralip genisliyordu hücrelerinde,
anlamliydi kivranmak
varlignin icinde.

Aldigin bir nefesle dünyalari mi sigdirirdin icine
ve gögsüne kocaman bir kaya gibi dayanan,
bir nefeste,
elinin tersiyle bir hamlede
devirecek kadar mi büyüktü sevgin,
tam buldugunu sandigin yerde.

Karsi koyuyordu gözlerin bakislarina,
sen gibi bakamiyordun
karsi koyuyordu dudaklarin her cümlene,
sen gibi konusamiyordun
isyan mi ediyordu ayaklarin
baglanip kalan ellerine
ve saplaniyor nefesin
dügüm dügüm yüregine,
simdi simsiki sarmaladigin,
bölünüp, parca parca düsen avuclarinin icine,
hayatnmiydi yoksa
sana aci veren böylesine.

Baslangic yok bitis olmadigi gibi..

Bir arka sokakta bekci düdükleri susmayinca
yine beni getirdin aklina,
yanik kömür tadi sinmisti sigardan pas tutan diline,
istekli nefesimi
dudklarimdan cekip yüregine,
cekip derinlere
sicak hüznünü giydirdin
bir rüzgar ugultusunda
titrek parmaklarinla.
Sirtini dayayip duvara
ve bakislarini kacirip isiktan
adimi sayikladin..
kizdin, bagirdin, küfrettin

,,Sen beni hic mi sevmemistin,, dedin

Cokbilmisler beceremedi
beni senden alikoymayi,
kivrimlarini yoketmeyi kafamda istekli danslarinin,
caresizdi ellerinin büyüsünde yeni özgürlükler
sanki sen;
kafamda dünyanin en gizli sirlarini kurcaliyorsun,
hic bu kadar derin bakmamistin,
hic bu kadar suskun kalmamistin,
hic bu kadar siyah degildi saclarin
ve gözlerin bu kadar iri,
ellerin sanki hic bu kadar büyümemisti,

Ben kendimi sana terkettigimden beri,
hic bu kadar zor degildi dünya,
bu kadar ucurumlu, bu kadar sarhos.

Üzüm baglarinda asili kalmis en son saraba tutkun
ve hic bu kadar yorgun degildim.
sonra dahi bunca zamandan,
bilemezsin,
seni nasil sevdim...

(2003 - 2004)

Zeycan Tasdemir Wiedewild
Kayıt Tarihi : 8.2.2006 20:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Güler Ataş
    Güler Ataş

    oyun oynar ya içimizde ki çocuk..yara alan kim belli değildir..sevginin terazisi henüz yapılmadığı için tartamayız ki, dalındaki zeytin tanesi gözleri.ve anlamayız öfkesinin sebebini. sonra bağırır ve son perdedir belki ( sen beni hiçmi sevmemiştin ) ölçüsünü bilen varsa, mavi boncuk dağıtmaksızın ama.......bu ülkede aşklar kirli arkadaşım tek temiz kalmasını istediğimiz sol yanımızı kirlettik..sol yanımız kirlenirken bizimle birlikte büyüdü peri kızları..aynalara sadece gümüş rengi düşüyor saçları...
    çok etkilendim şiirinizden uzadıkça uzayacak bu yorum...aklınınızda ve aklında ki bütün sorular bitsin.yüreğinize sağlık...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Zeycan Tasdemir Wiedewild