* Mekke İnsanlığın Kalbi Şiiri - Fatma D ...

Fatma Doğan
69

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

* Mekke İnsanlığın Kalbi

EY MEKKE İNSANLIĞIN KALBİ
Ey ! Mekke.
Ey “ümmül kurâ”
Her zaman Lahuti cezbeye gark olmuş, kadim coğrafyan,
Sen ki ;Çilekeş beldelerin nurani yüzlü anası.
Nasıl da kutlu ve asil bir nöbettesin, canı gönüllü,
dünya kuruldu beri.
En Yaldızlı şehirler arasından bile parlıyorsun,
saf bir mücevher gibi,
Ey! Şehr-i sultan!
Neciplik damarlarından mı sızıyor ne, usul usul? ,
Zemzem renkli kanın bile duruyor, dur deyince edebinden, asil asil akıyor.
Yoksa ilahi bir el mi taktı göhsüne hacerül esved taşlı asalet timsali broşu?
Başında Simsiyah yemeni gibi dalgalanır Kabenin ipek nakışlı örtüsü.
Ayan beyan perdesiz görünüyor sana, belli ki tüm melekut,
İki gözününde basireti açık, görüşü kılıç gibi keskin,
her iki alem de sana aşikar ve aşina belli ki, ilahi sırların sırrına ermiş gibisin ,
uzanır kolların mekansız zamanların baş ucundan ,Mahşerin yalın ayaklarına
Bir yanda zamansız rahmani kelamlar dökülür ayet ayet Hira’nın dudağından,çağlara
Bir yanda davetkar yüreğinin ışığına koşar,ihrama bürünmüş bembeyaz pervaneler
Kim bilir kimleri bastı bağrına şimdiye değin ana yüreğin.
Hangi yetim bebeleri emzirdin göhsünden akan bereketli zemzemle.
Kim bilir sahipsiz kalmış kimleri kucakladın kuş uçmaz kervan geçmez çöllerde .
Ah O Hacer anamızla ismailini, sımsıkı saran Sefa ya ve Merveye dirseğini dayamış vefalı kolların yok mu?
Bekler misin beni de acaba,gözler misin zilhiccede yolumu?
Bir gün ,sarar mı beni de o şefkatli kollar,
basar mısın beni de ,bir kez olsun ana sıcaklığıyla bağrına ,
olur mu olur, değil mi ey şehirlerin hikmetli anası?
Sen Kimleri misafir etmedin ki şimdiye değin.
bir göz odan olsa da tüm cihanı sığdırırsın sen, Kabe yürekli evine .
bölüşürsün bir lokma ekmeğini,aşını,suyunu.
İlk kez Adem babamızla ,havva anamızla bölüşmedin mi bir salkım hurmanı,
ilk onlara sunmadın mı avuçlarından taşan suyu, kana kana nasıl içtiler kim bilir.
Ondan mı böyle tatlı ana eli değmiş gibi lezzetli hurmaların ,
Ondan mı böyle bereketli çağlar durur, asırlardır kesilmeden ,zemzemin.
Ey kadim şehirlerin kumdan yaşmağı, yüzü günden ak, gönlü günden sıcak anası.
Ne kadar yaşlı olursan ol durur hala, nasırlı avuçlarında , asırların gelinlik kınası.
nasıl bir sır saklıyorsun sinende ve nasıl bir yükü yüklendin sen böyle dağların bile kaldırmadığı?
Ondan mı ana der cümle alem adını anarken,
Zaten, Bir tek anaların yüreğinin rahmi, yüklenebilir, böylesine ulvi bir yükü.
Öyle sirayet etmiş ki bu kadim coğrafyaya benim bile kulaklarımda yankılanır, analığının destansı öyküsü.
Öyle bir işlemiş ki çölün iliklerine müşvik bakışların,
bakar durursun bir gözünle Medine’ye bir gözün Kudüs’ün üstünde.
Şehir denince sen doğarsın gönüllere doğan ay gibi, Cebel-i Nur Dağından
Vefa denildi mi senin miski amber kokun eser üfür üfür Arafatın altın şakaklarından.
Ahh! Mekke.!ey dağı taşı safi nur, suyu billurdan billur.
Gölgen öyle bir kuytu ki, en gönlü yaşarmışların gözyaşlarının toplandığı yağmur oluğu.
en çetin kasırgalar esip gürlese de ,gelir kapına dayanır ,Ömer gibi sende alırlar soluğu.
Ey “ümmül kurâ”
Ey şehirlerin anası!
Hep masalsı şehirleri, öve öve anlatır dururlarya ya bize binbir gece masallarında.
Bizim masalımız da gerçeğimiz de senin gözlerine sürmelenmiş, ayet ayet kuran.
Kulağımıza ismimizi söylerken okunulan Bilal-i ezan,
kabene sinmiş tevhidin kokusu, Hiradan yankılanan ilahi kelam,
ve ezelin aynasından ebede yansıyan Selam.
Bizim kahramanlarımız hep, senin eteklerinde koştu ,oynadı,yoruldu.
Senin omzuna yasladı başını Hacer anamız, seninle beraber kah güldü kah ağladı.
Senin yumuşacık kumdan, karnında yuvarlandı küçük İsmailler, Aliler,
Senin dağlarında yankılandı kutlu Nebinin sesi,
Ve ana kucağında uyuyor mışıl mışıl ,Sümeyye ve Yasir yürekli şehitler
Ve cennetin kumlarında yatmış güneşleniyor Bilaliler, Hamzalar.
Ne analar doğurup büyüttün ,tarihin kundağına sarıp sarmalayıp ,ey beldelerin anası
Aişe gibi ilmin anasını büyüttün bir gonca gül gibi Rasul’e kördüğümle bağlanmış.
Yüreğinden doğurmak nedir, Haticede gördü öğrendi tüm alem, analık neymiş,nasıl olurmuş.
Amine gibi anaların hasını , Fatıma gibi babasının anasını doğurdun.
Ve hala kimleri doğuruyorsun çöllerde kim bilir ve kimleri emziriyorsun göhsündeki zemzemle.
Ey beldelerin nur yüzlü anası!
Sen doğurdukça doğur, sal ahir zamana ,hanif ruhlu muhammedi tohumları.
Vakit gelince ıssız çölleri bile yeşertir ismailler, kuyularından fışkırır zemzem gibi yusuflar ,
Yarar küfür denizlerini asası ile Musalar , dirilir ateşin alazında İbrahimi hanifler
ve avuçlarında açar,her Zilhicce mevsiminde ,bembeyaz, milyonlarca islam kokulu güller.
(FATMA DOĞAN 1 OCAK 2025/TURHAL)

Fatma Doğan
Kayıt Tarihi : 4.1.2025 09:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hüseyin Pelit
    Hüseyin Pelit

    Mekke insanlığın kalbi..... ALLAH gitmeyi nasip etsin inşallah.....

    Emeğinize sağlık tebriklerimi sunuyorum.....

    Cevap Yaz
    Fatma Doğan

    Teşekkür ederim .İnşallah

  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur

    Ne güzel demişsiniz
    dilinize sağlık

    Cevap Yaz
    Fatma Doğan

    TEŞEKKÜR EDERİM

TÜM YORUMLAR (4)