.Ölüm kokulu bir gecenin sabahına açıldı gözlerim. Bir yanımda sevdanın masum hayali bir yanımda kaybedilen dostlukların hazin matemi... Aralık güneşi doğdu eylül şafağında. Güneşte mi küstü yoksa artık saklanıyor sıcaklığında...
Nice dağlar devrildi sabrımdan nice yollar eğrildi. Suskunluğumla özgürlüğün esaretinde boğuldum. Mutlu olsun diye eşim dostum kalbime koca bi kilit vurdum... Şimdi tane tane dökülürken gözlerimden çığlığım bir ölü soğukluğunda aralanıyor bakışım. Bir çift tatlı sözle can bulmuşken yeniden suçlanarak mutluluğa gölge düşürmek neden?
Aşk dedim yıllardır insana neler yaptıran... En beter acıyla en büyük gülümsemeyi dudağına konduran. Bir yandan dünyaları bırakırken kucağına bir yandan kolunu kanadını kıran aşk... Yok dediler o üç harf yanyana anlamsız artık boş kalabalık yalnızca. Kimine göre kılıf kimineyse üç günlük eğlence. Ne leyla bekliyor artık ne mecnun can veriyor çöllerde...
Ben aşk dedim yıllarca... İnsanı insan yapan güllere koku salan... Cennet bahçelerinden bir tutam huzuru dolduran gönüle iyiliği güzelliği yaşatan kalbe...
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim