Mekân
Üç katlıydı. Okuldan çıktıktan sonra arada bir uğrayarak başlamıştı ilk zamanlar.
Ufaktım belki dokuz, en çok on yaşlarında
Küçük olan şehrimizin dar sokaklarında
Bazen koşarak, hızlı adımlarla bazen de sallanarak ulaşır, görevimin başına geçerdim.
Birçok arkadaşım gibi macera erken başlardı
Kim bilir belki de öz güvenli, korkusuz gelirdik dünyaya
Ya da şartlar büyük olmamızı, çabuk büyümemizi gerektirirdi.
Babası ciddi bir ameliyat geçirmiş,
Biraz hareketli, haylazlık sınırının yakınlarında gezen bir çocuk
Okul yıllarının erken başlamasının sebeplerinden biriydi
Beşli yaşları yeni doldurmuş çocuklar için anasınıfının olmadığı zamanlar
Belki de söylenenler gibi huysuz, haylaz çocuk iyidir.
Büyüdükçe akıl olacak onlara fikriyle kandırılmak. Kısmen de olsa doğruluk payına inanmak.
Bu mevcut şartlar içerisinde kendini geliştiren zamane çocukları için;
Birkaç mahalle uzağındaki bir yere gidilmesi zor da değildi aslında.
Boş kesme şeker kutusuyla arkadaştık, yardımcı olurdu bana
Tüm masalardaki kül tabaklarını yanan sigaralara dokunmadan boşaltır
Tiryakilere leziz bir ortam sağlardık.
Kâğıt oynayanlar için görünmezdik, geldiğimiz ve gittiğimiz fark edilmezdi.
Yalnızca masa dokuz yaşlı ve soğuk adam büyük bir savaş halindeydik onunla
Gözükmemek için her türlü oyunu çevirsem duymamış gibi yapsam, unutsam da
Benden başka hiç kimsenin getirmediği haşlak suyun boşunu da almak bana düşerdi.
Sağlam bir kel olduğunu çok uzun yıllar sonra öğreneceğim
Ana baba yarısı, aslan yürekli dayım. Nasrettin Hoca misali karşısına alır beni
Boşnaklığın getirisi özellikleriyle talep ve isteklerini en uygun şekliyle anlatır.
Sesindeki yüksekliğin genetik bir karakter, doğal hitap tarzı olduğunu anlardım.
Dedim ya üç katlıydı, üst kat pasaj girişinin yanı.
Masa ve sandalyeler genelde boş olurdu, sürekli tozlu
Tüm masaların fırçalanarak tozunun alınması bittiğinde ilk orayla başlar
Koyu kırmızı sandalyelerin yüzeyi az nemli bez ile parlatılırdı
Kendine dair tarif edebilecek en güzel özelliklerden biri
Dokuzunda, on dokuzunda, otuz dokuzunda da olsan
Bir işi elinden gelenin en iyi şekliyle yap, bittiğinde izle ve onunla gurur duy.
Üst kat demiştik ya kuşçu abilerin, renkli masaları olurdu argonun dibine vurulan
Sonrasında güvercin severler derneğini açtılar da ayakları kesilmişti biraz.
Orta kat, kibarlık bölgesi ana giriş ocak ile yakın temas.
‘’Lütfen, rica ederim’’ cümlelerinin havalarda uçuştuğu
‘’Müdür ne yaptın’’ değil, ‘’müdür bey ne alırsınız’’ katımız.
Son olarak ideal bölgeye inerdim, burası mekânım
İki pinpon masamız vardı yan yana işler bittiği zaman rakibim de yakın duvar olurdu.
Mücadelemiz sert, topun kırılmaması gereken seviyelerde
Sonraki yıllarda masanın birini kaldırıp yakın arkadaşlarımın da takılacağı bir yer yapmıştık
Patırtı ve gürültüyü her anında hissettiren.
Dayım enseyle karışık sağlam bir baş okşamasıyla takdirini gösterir
Yok, istemem tavırlarına aldırmadan cebime harçlığımı koymuş olurdu.
Esnaflık zor zanaat, aynı dakika içerisinde
‘‘Lütfen bir bardak su getirir misin?’’ ‘‘Çabuk bir su kap gel‘’ ‘‘Adaş bir su getirsen ya’’
Hitap şekillerini yönetebilmektir.
Ev, okul, iş yeri, mahalle benzeri birçok yer
Yaşama dair bizleri biz yapan değerler
Dayımın kahvesi olgunlaşmamın merkezi
Öğreten, büyüten, renk katan. Üç katlı güzel mekân.
Kayıt Tarihi : 14.5.2022 14:04:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Serkan Şeremet](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/05/14/mekan-20.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!