Başım yerde geldim, açıver artık,
Bekletme kapında, ayazda kaldım,
Gururdan, sitemden, kaçıver artık,
Ne zemheri şimdi, ne yazda kaldım..
Fütursuzca ezdin, hoyratça vurdun,
Bıraktım dünyadan, çektim elimi,
Öğrendim Hak ile, bâtıl ilimi,
Bir de sözüm bilip, tutsam dilimi,
Dolunca zamanım, göçer giderim..
Toprakla doğmuşum, bir avuç çamur,
Ayırmak bize düştü, Hak'kı batıl olandan,
Bir zihniyet bürünmüş, elde kalan imkanda...
Yüz çevirir olmuşuz, din kardeşim Kurân'dan,
Aklı olan anlıyor, telafisi îmanda...
Batının hayranlığı, çağları aşıp geçti,
Başımda bekleme oğul, soğuk şerbetim ısınmış,
Dünya alem dedikleri, gelir geçer bir hışımmış.
Otur! hele dinle oğul, dinle ki darlığa
düşme,
Bu dünya gerçek alemden, arta kalan bir kısımmış...
Yüzüm gülüyorsa, aldanma oğul,
Bilmezsin yaşarken, ne hâle düştüm...
Günleri bekledim, geceler boyu,
Yine mutluluğa, ermedi rüştüm...
Ben de bir tohumdum, suya hasrettim,
Dedim ki ey Allah'ım, imtihanın ne hoştur,
Senin için pervane, aciz bir kul olmuşum,
Dünya servetim olsa, aşkın önünde boştur,
Senin için dökülmüş, senin için dolmuşum...
Gonca bir gül misali, vuslatınla yeşerdim,
Gönlüm muhabbet dolu, cümle günahlarımdan,
Sıyrılıp geldim Ya'Rab, cürm dolu âhlarımdan...
Dünyanın ziyâsıyla, bir mi nûru rahmetin?
Ben Rab'bimi anmışım, nefs kimedir zahmetin?
Hirâyı yurt edinmiş, Peygamberin ümmeti,
Ses çıkar ki cehennem, çarmıh gibi gerilmiş,
Dün çağrışan bedenler, post misâli serilmiş...
Gök kubbenin altında, hiçliğin bir güncesi,
Yarınlardan sitemkar, bugünlerden isyanlı,
Aklımdan hiç çıkmayan, bir ölüm düşüncesi,
İçimde volkanlar, büyür de taşar,
Şu sevda yolunda, yürüyenim ben,
Sözlerim an olur, haddimi aşar,
Kendi çıkmazında, çürüyenim ben..
Sorsalar adım yok, saysalar yaşım,
Teneffüs ettiğim hava, hiç durmayan şu ötüşler,
İzbe kenar köşelerde, vücuduma kadar işler.
Bir yandan yükselen ruhum, diğer yanda devrilişler,
Ve hâlimden hayıflanan, o zavallı çok bilmişler...!
Yanarım ki şu âlemi, kendine dert edinmişler,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!