Yorgun bedenini bıraktı yatağına, rahatlasın diye
Bütün gece dağlarda, yokuş demeden, dere demeden
Sırtındaki kumanyasıyla birlikte bedenini taşıyan
Kimi zaman dizlerine devreden taşımaları ayakları
Dinlensin ki gün batımıyla birlikte tekrar başlasın
O eskiden çok sevdiği bayırlarda kumanyasıyla bedenini
Eskiden can atardı dağlara, derelere gitmeye
Ya şimdi sevmez olmuştu hain yüreklerin pusuya yattığı
O zamanlar gitmeye can attığı bu dağları bayırları,
Bildiği geceleri dağlarda, bayırlarda çakallar olurdu
Şimdi ise hain yürekler hain pusular almıştı çakalların
Arada birde görünen ürkek tavşanların yerini
Bunları düşlemeye başladı başını yastığa koyduğunda
Çoban ateşi sanmıştı ilk gördüğünde hain namlunun parıltısını
Gene sütü kaynatıyor demişti içinden çoban Ahmet,
öyle yapardı arkadaşı çoban Ahmet memleketindeki dağlarda
Tam bu vakitlerde kaynatır sütü ıslıkla çığırırdı kendisini,
Tam buları düşünürken yanından ıslıkla bir şey geçti
Anlam veremdi taki yanında yürüyen Ahmet yere düşüne kadar,
Acıyla ahin kurşunlarının da ıslık çaldığını o zaman anladı
Düşmüştü Ahmet bu toprağa can vermişti hain kurşunla
Çakallar geldi gene aklına, onlar daha cesurdu hain pusudan
Ulurlardı en azından saldırmadan, ama hain pusu sessizdi
Engerek yılanı gibi sessiz ve kalleş, anası derdi
Yılana kalleş diye de anlam veremezdi kalleşliğe
Şimdi anlamıştı kalleşliğin ne olduğunu.
Düşünürken bunları gözleri kapandı yavaş yavaş,
Uykuya dalmıştı, yorgun bedeni daha fazla dayanmamıştı
Hem zaman düş zamanı değildi, akşama zinde olmalıydı
Derin uykuda annesi geldi başucuna, yavaşça saçlarını okşadı
Alnından öpüp gitti, eline bir şeyler bıraktı,
Sonra dağı gördü gene yüksek, sarp etekli dağı,
Her tarafı hain pusulara gebe dağı, tırmandılar Mehmet’le dağa
Tırmandılar ama sürünerek, dizleri kanarcasına,
Tam yukarda bir çift namluya karşı gidiyorlardı, Mehmetler
Anası geldi aklına, eline bıraktığı neydi acaba,
Başını çevirip topraklaşmış eline baktı kına vardı,
Anam askere yolarken yaktıydı diye düşündü, oralı olmadan
Gene o hain yılan ıslığındaki sesi duydu,
Yat diye bağırdığını bir de Mehmet’in avazı çıktığınca
Bir sıcaklık hissetti yüreğinde,
Yavuklusunu ilk gördüğünde hissetmişti bir bu sıcaklığı
Özlemle gülümsedi dudakları, anasının kınaladığı elini
Yüreğinin üstüne getirdi sevgiyle, kırmızı bir sıcaklık bulaştı eline
Elindeki kınadan daha kırmızı, elindeki kınadan daha sıcak
Tam kapanacakken gözleri yukarda bulutlarda hissetti kendini
Ay yıldızlı bayrağa sarılış mutlu tebessümlerle,
Şehitlik şerbetini yudumluyordu, anasının dizlerini döverek,
Saçını yolarak ağlamsı olmasa mutlu olacaktı
Vatan uğruna verdiği cana, şehitler ordusuna katılışına
Kayıt Tarihi : 26.8.2007 12:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!