Seninle aşkımız bitti diyorsun,
Kalbime kurşunlar sıkıp giderken.
Gönlümde güneşin battı diyorsun,
Dünyamı başıma yıkıp giderken.
Yıllardır sinemde sakladım seni.
EFSANE
Bakışların büyük bir sır,
Her ân farklı biçimdesin.
Senle geçmiş bir çok asır,
Sen zamânın içindesin.
Leylin bu mükedder saatinde
Hicrânla açılmış beyaz bir gül
Sevdâsına düşkün mütemâdi
Ağlar eleminden öten bülbül
Leylin bu mükedder saatinde
Geç kalma sakın, kalbini yalnız ben çalayım
Tez gel ki canım ben sana dil-dâde olayım.
Gönlün bana meftûnsa neden ayrı kalayım?
Tez gel ki canım ben sana dil-dâde olayım.
—————âyîne-i serencam—————
Henüz Îsâ doğmadan birkaç saat önceydi.
Her yer zifr-i karanlık, çok sisli bir geceydi.
Bir iltimâs sezince rûhumun yarasından,
Ne kadar hoş, ince zarîf, öyle lâtif, şıksınız
Söyleyin ey nûr-i dîdem siz kime âşıksınız?
Ol mücellâ çehrenizden, parlayan ışıksınız
Söyleyin ey nûr-i dîdem siz kime âşıksınız?
Mihnetin zevk-ı safâdır, derd-i canânım benim
Derd-i canânım Hüdâ’dır, gül-ı sultânım benim
Ben kapında bir gedâyım, nûr-ı handânım benim
Nûr-ı handânım Hüdâ’dır, gül-i sultânım benim
Sen kalbime hicrânı düşürdün a vefâsız,
Gittin, beni bir bağrı yanık halde bıraktın.
Sensiz kalan rûhum şimdi bir çöl gibi ıssız,
Gittin, beni bir bağrı yanık halde bıraktın.
Her başa geçeni adam mı sandın,
Ağzına sıçtı mı hüsn ü niyetin?
Malesef sen bana hiç inanmadın,
Korkarım arkadaş bu günler çetin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!