Adım adım uzaklaşır soğuk tenler üzerimden
Feryada benzer bir ses var beynimde
Kısık çığlıklar gibi desem anlaşılır mı ruhum sizlere
Sahi, kaçınız dinledi sessizliği mi?
Kaçınız umarsız bekleyişlerime şahit oldu
Ben uzaklarda gamlı hazan, kalabalıklardan bıkmış
Başı bozuk derler bana
Daralan ruhumun yansımasıdır bu
Her gün farklı silüetler var karşımda
Bir adam bir kadın ve karanlık
Sıkılarak kaybolurum aralarında
Simaları yabancı değil geçmişin,geleceğin ve şimdinin karması...
Aklım dar görüşlerin çıkmazında
Tarifsiz sancılar çekip, çığlıklardan kısılan sesim boğazımı sıkan yağlı urgan ve gün ışığına hasret böceklerle arkadaş,
Daha önce yaşamamış insanlar da var bu çıkmazda
Ruhları karanlıkta hapsolmuş, varlıklarından habersiz
Şiirsel düğünler yaparlar
Aynı odanın içinde göz temasından uzak
Uzun ve ayrık yollar geldim
Binekler eskittim bozuk havalı şehirlerin ölüm bitmiş tarlalarında
Şahidim azığımdı o da bitti
Eski bir postalın dostluğuna, çorak sevdalar geçtim
Timsah gözyaşlarından bir deniz
Kanlı yakamozda kavuştu yalancı aşıklar
Karanlığın Düşüşü
Güneş her zamankinden buğulu bakıyor.
Tepeleri aşan kızıllığı ısıtmıyor; don bakışları.
Yeni bir güne uyanıyor şehir.
Öyle bir şehir ki, dolambaçlı yolları beni sana getiriyor.
Beyaz bir sayfaya yazınlan ilk cümle
İlk günah ya da her şeyin ilki
İşte cesaretin kıvılcımı dedikleri bu olsa gerek ki
Sırtını cümlelerden başkasına yaslayamayan ben ilk günahı işledim
Cümleler sıralanırken, kalem ve kağıdın şehadeti eşliğinde o alaycı eşiği geçtim
Sırası ardına bir bir tükenen kağıtlar, dobra bir biçimde kurulmuş bir takım cümleler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!