Ne kristal aşklar paklar beni
ne güneşe değer hayallerim
kaşifinden utanan tüm günlüklerim
bayağılığın çarşafında
biriktirilmiş iki kelime olur
çıkagelir ay ışığında sigara dumanı
ve fırtına nedeniyle
bir hafta ertelenir hayat
beşiktaştaki çaycıya vurur başını
ıslatırsın her yeri...
sen ne dersen de
şemsiye güneş için
ayaklarına kapanırcasına özür dilesem
ait olamadığım her şeyden
zamanlarını aldığım bütün hayallerden.
suya akıttığım her damla kan için
tuzdan çatlak dudaklarımı öpen dilberden.
silsem ayak izlerimi
Bir gün boyayacağız muhakkak
güneşi sarıya
denizi maviye
yaprağı yeşile
Bize bıraktığınız kurşunkalemlerle....
soyunup da gel kendinden
günü gelmemiş tohum tazeliğinde
renk gibi gel
dünü yarını olmayan
kelebek gibi...
bebek gibi gel
Tam da koşuyordum ulaşmaya bulutlara
aklıma takılıp düşmesem tutardım da belki eteğinden
Gökyüzüne batıp, yer altında uçarken
takıldım gelinciğin peşine de uzaklaştım peteğimden
şapır şapır yürüdüm sularda
sırıl sırıl da sıklam oldu bastonumun paçası
Fırça tutabilseydi elim
kalem yerine
daha fazlasını yazabilirdim
siyahla beyazdan
kırk dereden sıfat getirmeden
anlatabilirdim gülüşünü...
Ve o an durduğunda zaman
bir sen biliyordun bir de ben herşeyi
Tek meçhul kalan ne yapmak gerektiği
Gerek yoktu ağlamaklı dizelere
bir tek umut dökülüyordu sahilden denize
ve yanmak vardı
kim bilir bir gün
uyanacağız kan ter içinde
Bütün cevapları bildiğimiz
bir evrene
ve artık korkusuz olacak uykular
sağa sola dalgalanmadan durulmuş
Sarıldım yine kaleme
uykudaki son kalemi de
istila edince gözlerin...
Her türlü çılgınlığa bile değesice
geceleri olur olmaz dile gelesice
gözlerin...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!