Yüzüne düşürdüğüm çizgilerinin
Silinmenin zamanı
Elem anılarim ve direngen kalbim
Cüzdanımda albenili o eski fotoğrafın
Ah ihtiraslar
Ateşle döşendi her yanim
Hüzün yağmurları
fırdolayı kahpelik
vurulan sürülen öldürülen
biz
tarih arsız bir oruspu öğrendim
biz de tarihin kasıkları arasından
Ulvi duygularla geldim, gül
İtina ile dokunsam yarana
İnsan güldür desem mesela
Ki; gül insan
Akan bir nehir
Düşün, güller olmadan
1
Eprimiş bedenimle geliyorum kıyısına kuyuların
Sularında tinime nergisler taşıyarak
Ve her gün ellerimi kanatarak
Buğulu rızıklar taşıyorum
Ey yabancısı olduğum inim
İçlenmiş sırlarimla geldim
Bakışın sabrımdı
Gül dağına kırağılar düşmüş
Sevmecelerine daldim
Seni her görüşümden sonra
Oturup adam gibi siirler yazdim
İnceden bir hüzün çiselerken
işte tükeniyor soyları
mişli bir geçmiş zaman olur anılar
hüzünler yakılsa yerine sevinçler
serpişse diyorum
birer mutluluk tınısı olsa
Özlemin okyanusunu yarmaya asanın gücü yetmez
kudurdu malike, insanın insana üflediği sureler
geldiğim ve gittiğim, kaldığım yer gözlerim, sanrı
gözlerim hüzün çeşmesi, gözlerim...
bu bir rüya
bu bir rüya
Yedi düvelde derlendi,yedi hicran yarası
yedise gelip sol yanıma saplandı
(h) alkımın sevinci alevler içinde
yüreklerde bağdà
dillerde ağda,kasvet keskin
aşkın mabedi can çekişiyor
Önümde Prokrutes`in yatağı
başımda cellatlar
uzundum boynumu vurdular
kısaların da boyunu uzattılar
uydurdular bizi
cendereye demirlen velhasıl
Ramallah:nurani şemal
Kanadı kırık melek,etrafı suskun
Günler devrilsin günler üzerine
Saltanata çetele çekilsin,kara
Ebu Garib’in çığlıkları yayılır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!