Mehmet Sıddık KAYA, 1980 yılında Ağrı'da doğdu. İlk, Orta ve Lise tahsilini Ağrı'da tamamladı. 2004 yılında Muğla Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Mobilya ve İç Mekân Tasarım Alanı Öğretmeni olarak mezun oldu. 2021 yılında Atatürk üniversitesinde Sosyoloji bölümünü bitirdi. 2022 yılında Demokrasi Üniversitesinde Eğitim yönetimi alanında yüksek lisansını tamamladı. Mesleki eğitim konularında Almanya, Hollanda, İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Romanya ülkelerinde iş başı gözlem ve eğitim çalışmalarına katıldı. 2004 yılından itibaren Ağrı, Tuncel ...
Her gün geleceğini beklemekle geçti yıllarım,
Gelmedin…
Oysa ne çok şeyden vaz geçtim senin için,
Ne çok şeyi geride bıraktım.
Zaman çok mu az mı bilemedim…
Sabır dedim adına, gelip geçer dedim,
Kayıp bir özlemin kuytuluklarında kaybettim bütün kahkahalarımı…
Eski bir sevdanın nehirlerinde yüzüyor,
Puslu hatıraların ötesinde,
Akordu bozuk sevdalara ağlıyorum şimdi.
Sen isyanlı köprüler kurarken yüreğimin yüreğinle birleştiği yere,
Öyle çok yandı ki sensiz bu beden
Yokluğun ağır geldi vurdu derinden.
Hani gelecektin bahar gelmeden
Söz vermiştin bana döndün sözünden.
Oysa ölümüne seni sevmiştim
Aşk biraz isyandır.
Yolu kan revandır.
Aşk aklını inkâr edip duygulara kanmaktır.
Alev alev yanmaktır.
Tanrılardan ateşi çalmaktır aşk.
Aşk yürekte ıstırap,
Aşkın saati yoktur.
Hazırlıksız yakalar insanı,
Rüya mı gerçek mi olduğunu anlayamazsın.
Ve aşkı hiçbir çerçeveye sığdıramazsın.
Aşk kalıp sevmez.
Tanrının ruh vermeyi unuttuğu bir gül gibiydi güzelliğin,
Güzelliğini her hatırladığımda nergis çiçekleri gelirdi aklıma.
Aynalardan yansıyan bir sevdanın yok olup gidişini hatırlatırdı,
Ölümsüz bir aşkın sureti ile yaşayan yüreğim kanardı.
Hüzünlenirdim, gözlerim dolardı, ağlardım.
Gece üzerime çökerdi,
Ayrılığın ilk günüydü daha.
Kokun dahi çıkmamıştı odamdan
Duvarda asılı duran resme mühürlenmişken gözlerim
Kapının eşiğinde kalmıştı bu günüm.
Acılar içinde dünümü arıyordum duvar diplerinde.
Tanrı yazmışsa ayrılığı alnıma,
Gidişin benden çaldı bütün mutluluklarımı.
Kahkahalarımı yitirdiğim gün,
Yalnızlığa kurdum bütün saatlerimi.
Hıçkırıklarımın gölgesinde, gözyaşlarımı kurutup
Umut diye sakladım yüreğimde.
Yokluğun bir karabasan gibi çöktü üzerime,
Baharın habercisiydi, sarı kız mimozaların kendini göstermesi,
Güneşin toprağa göz kırpası ve tenine dokunmasıydı,
Giysilerini kaybetmiş toprağın yağmur duasına çıkması,
Dağ eteklerinden dere yataklarına süzülen suların akmasıydı bahar.
Bahar, toprağın güneşle oynaşmasıydı.
Hünerlerini sergilemesi,
Ben seni gülüşünden tanırdım
O esmer akşam saatlerinde ne zaman hüzünlensem
Gülüşün gelirdi aklıma.
Etrafa ışık saçan gülüşünü arardım karanlıklarda
Bir ışık yayılırdı uzaklardan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!