Saçlarından daha çirkin sarı adam,
Selam duruyor iki nehrin arasına,
O koltuğa oturdu ve mezarlar doldu,
O koltuğa kim oturursa otursun böyle oldu.
Kalplerin başkenti, borsanın baskenti,
Bazen öyle geceler oluyor ki;
Karıncanın kalbiyle insanın kalbi aynı atıyor,
Sanki o yarı efkarlı, yarı endamlı bakışı,
Yıldızlarda insanlara atıyor uzaklardan.
Her şey birbirini izleyen iki kardeş gibi,
Bazen rüzgar esiyor diyorum;
Diyorum ki bir hapishane olsa günlüğü otuz liradan,
Kadehi doldursak özgürlüğümüzle diksek kafaya,
Demirler madalya, gardiyanlar melek, Allah Allah!
Asgari ücretin üçte biri fiyatına özgür kalsak her ay.
Allah'ım ruhumu icraya veriyorlar.
Ah sevgilim,
Peygambere hasret bir zaman,
Leylayı arayan gözler gibi,
Sevdanın tüm hallerini kuşanmış,
Bir kez daha görmek istiyorum seni.
İçimde son ana kadar yaşamak tutkusu,
Süleymaniye'den dönüyorum bir gece yarısı,
Sokaklarda karanlık ve yanık kokusu,
Öyle ağır bir koku efkarlandırıyor insanı.
Ruhum gözlerim neredeyse orada,
Sıkışıp kaldım zamanın ortasında,
Çemberin dışındakilere selam olsun!
Uykusuz kaldım gün ortalarında,
Aç uyuyanlara selam olsun!
Kışı sevdim ama gözüm baharda,
Bize saçların beyazı da yakışır kefeninde,
Ama vurgunuz bir kere yaşamın o narin,
Ve muazzam döngülerine.
Anında olan şeyleri sevmeyiz mesela,
Canı teslim ederken bile şöyle köşesinden,
Biraz acı, biraz zorluk duymak isteriz ki;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!