Ay ışığında baksan bana,
Şair olurum,
Sabahında gülsen bir de,
Kitap yazarım,
Hayatında olsam ben de,
Sana ölürüm,
Düşün ki sene ikibinyüz
Bayraklar ne renk olucak,
Sınırlar nerede,nasıl kalacak,
Bak işte,
İskender yıkıntılarda bir masal,
Heykeller müzelerde birer mapus,
Nurdan nura giden bir yol vardır,
Ne güzel bir yol ki maksadında Lahut vardır,
Nasut'ta paklanmışa orada Hakikat vardır,
Ne köşk ne saray,
Şekil ve suret olmadan,
Varlığında yok olmak vardır.
Arzum benim son arzum,
Civciv sabahı telaşlar,
Kahvaltılar,bulasiklar,çamaşırlar,
Okullar,çocuklar,ne telaşlar,
Üzerine bir de ben manyağı,
Uzaklara götürdü tamburun,
Tozlu roman sayfaları gibi eskilere,
Güvercinler kalkar
Cami avlularindan,
Yürür kaldırımlar sisli düşlere,
Sene millattan önce bes yuz otuz,
Şarap ve kız dolu bir çadırdan
tuzak kurdu Büyük Kiros,
Gece sinsi bir sessizliğe çalarken,
şarap ve kızlar baş döndüruyordu,
Dört yandan bastılar çadırı kalleşçe,
Pervane köpüğündesin,
Yakamozda kaybederim,
bir bardak ıhlamurda avunurum,
Seninleyim sanki,
Yine kaybederim,
Usulca itiraf ederim,
Kurulmuş baş köşeye,
Lutfediyor pezevenk,
Kepceden yiyip,
çay kaşığından verir,
Yersen işte,
Ah hasan yaprak hasan,
robot der ona galata esnafı,
patronu firavun yoktur insafi,
Neresinde var tutulur tarafı,
Ah hasan yaprak hasan,
Ey dünya yaşamakta bütün mesele,
Ot da yaşar,insan da,sabandaki öküz de,
Sen dönersin yorungende,
Kuş da yaşar,köpek de,sokaktaki kedi de,
Ey dünya yasamaksa bütün mesele,
İt de yürür kervan da yürür,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!